Aziz Şah – Bir an yukarıdan aşağı baktım taşlar yağarken gazeteye…
Sol tarafta bir grup fotoğraf makineli gazeteci midir, polis mi, istihbarat mı bilinmez, gülerek izliyorlar!
Ağızlarında keyif siyarası…
Bir an meclis bahçesine baktım. Takım elbiseli koruma tipli adamlar akıllı telefonlarına akılsızlıklarını çekiyorlar…
Polis bize gelip kamera kaydı sorduğunda meclis bahçesinden çekenlerden alın, dedim.
22 Ocak’ta Kıbrıs’ta üçüncü harekât oldu…
Birleşik ve bağımsız Kıbrıs fikrine karşı yapıldı bu harekât!
Haberler geliyor…
İkinci Harekât’tan sonra Kıbrıs’a yerleştirilen ve o gün gazeteyi taşlayan kitle içerisinde olanlardan…
Bize telefon geldi, ne olacağını bilmiyorduk…
Taş atmadık…
Kandırıldık…
Konuşabilir miyiz?
Linççi ile linç edilenin konuştuğu nerde görüldü…
Taşlar yağarken gazeteye rahatsızlık duymayıp mecliste yemin edenler dahi ortaktır bu suça!
Memleketin içinde olduğu hâli ve kendilerinin içinde oldukları çelişkiyi göremiyorlarsa zaten taş olsunlar…
Taş atmadım diyor, sadece oraya gitmemiz söylendi, biz de gittik. Bilmiyorduk böyle olacağını…
“Beni doktorum diye çağırdılar kucaklaştım, ne var bunda” diyor diğer taraftan vekil…
Linççilerin içindeki suçsuz, onlarla kucaklaşan suçsuz, suç bile suçsuz burada!
Afrika’ya linci bugün normal karşılıyorsunuz…
Kennedy Taomwabwa dövülerek öldürüldü…
Ölü işçiler günlük haber oldu…
Zeytin festivali kadar normal işçi ölümleri artık!
Yarın başkaları da öldürülecek dövülerek…
Belki günlerce komada kalacak!
Siz bu şiddetin Afrika’nın önüne kurduğunuz “film seti”yle doyacağını mı sanıyorsunuz!
Dönüp dolaşarak herkesi içine alacak şiddet sarmalı…
Şiddet virüs gibidir!
Bar kavgaları, uyuşturucu hesaplaşmaları ve linç düğüm olacak…
Kara para-kirli işler imparatorluğunun acentasına bu yakışır, diyorsanız Allah bağışlasın!
Hem KTHY önünde hem Başbakanlık önünde genç kadınların ağızlarını kapatıp taciz niteliğinde şiddet ile yerlerde sürükleyerek saldıran polis eleştirildiğinde kızıyorsunuz…
KTHY’nin önünü hatırlayın. Polis geldi, hiçbir uyarı yapmadan slogan atan gruba bodoslama daldı!
Dünya yüzünde yoktur uyarmadan dalmak. KKTC’de oldu…
Söz ola da olsa “Hade dağılın” dersiniz müdahaleden önce. Müdahale değildi ettiğiniz, saldırıydı…
Kızıyorsunuz şimdi bunları hatırlatanlara. Yarın sizin kızınızın, oğlunuzun, evinizin, partinizin başına geldiğinde anlayacaksınız…
Kandırıldık diyor taş atanların içinde duran adam…
Şiddet sarmalının tam göbeğinde kandırılmış!
Telefon gelmiş. O da talimata uymuş…
Bir milyon sterline Rum malı satıyor o adam…
44 yıldır burada. Ama bir telefonla hayatında eline almadığı gazeteyi taşlamaya geliyor…
Taşın değeri 1 milyon sterlin!
Savaştan sonra şiddet bu topraklarda bitmedi. Rum mallarının yağması da bir şiddetti…
Buzlukların, paraların, çamaşır makinelerinin, ocakların, altınların, evlerin, şarkıların, verandaların, çocuklukların, aşkların, kadınların, arsaların yağması bir şiddetti.
Sarmal büyüdü, genişledi, hortum oldu.
Kıbrıs’ı yutacak…
Bu coğrafya bir puzzle gibi uyuşturucu, faşizm, ganimet, film ve bilgisayar oyunları ile savaştan yayılan şiddet serpintisi ile dağılıyor…
Afrika’nın önüne gelip taş atmadığını söyleyen linççinin 1 milyon sterline sattığı Rum malına 800.000 sterlin vermişler. Reddetmiş…
Daha önce sattıkları ayrı…
Savaşın şiddeti ganimetle yayıldı bu topraklara!
Bir milyon sterlinlik taşlarla linç edildi Afrika…
Ganimet düzeni atıldı üstümüze…
İlk iki harekâtla ele geçen ganimetin açlığı ile yaptılar üçüncü harekâtı…
İsrail’in Filistinlileri taşladığı gibi…
Taşladıkça evlerine topraklarına el koydular Filistinlilerin…
Siz Afrika’yı taşlarken Filistin’i taşladınız. İsrail olduğunuzu kabul ettiniz…
Filistinliler ülkesiz kaldı. Bizim ülkemiz mi var sanki?
(2 Şubat 2018 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)