Aynı gemide miyiz?

Şener Levent – Amerika’nın üniversite kenti Lafayette’de yaşayan profesör dostuma sordum:

-Bu virüs laboratuarda mı üretildi?

-Kesinlikle hayır, dedi…

-Nerden emin oldun?

Bilim adamları ciddi bir çalışma yapmışlar bu konuda… Kafa patlatmışlar…

Ve sonuçta laboratuarda üretilmediği sonucuna varmışlar…

-Zaten laboratuarda üretemezler, dedi sevgili dostum…

-Ne demek üretemezler, diye sordum. Genetiğimizle bizi kopyalamayı başaranlar bunu mu başaramazlar?

-Başarırlar başarmasına, üretirler tabii, ancak yapmazlar… Neden yapmazlar? Onu tek bir hedefe yönlendiremezler çünkü, dedi…
İnternet bu iddialarla çalkalanıyor ancak…

Bir Fransız geçmiş karşımıza…

Elinde sayfalarca belge…

Çok inandırıcı bir dille laboratuarda virüsün nasıl üretildiğini anlatıyor bize…

Dostum 1918 salgınını hatırlatıyor bana…

İspanyol gribi…

Ya da İspanyol nezlesi…

18 ay içinde 50 ile 100 milyon arasında insan ölmüş…

Şimdiki Korona o tarihten bu yana dünyadaki, en büyük salgınmış…

-Sence ne kadar sürecek bu, dedim…

-İki yıl, dedi…

-Ciddi misin?

-Evet çok ciddi…

Ve en ürkütücü şeyi söyledi bana:

-100 milyon kişi ölecek… Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde ikisi…

Şöyle izah etti sonra:

-Çok hızlı yayılan bir virüs bu… Eğer herkesi serbest bıraksalar, herkes sokağa çıkıp tokalaşsa, öpüşse, yüz milyon insanın ölümü 4-5 ayda da olabilirdi ve sonra biterdi… Ancak yavaşlattılar süreci, hastanelerde yığılma olmasın diye… Süreci yavaşlatmasalar hastanelerde yer bulamazdı kimse, ne de doktor…

Tarihteki en büyük salgın 14. yüzyılda olmuş…

Veba salgını…

İkiyüz milyon insan ölmüş…

O zamana göre dünya nüfusunun önemli bir bölümü…

***

-Sen de mi eve kapandın, diye sordum…

-Evet, dedi… İnternetten veriyoruz dersleri…

-Hiç çıkmıyor musun sokağa?

-Hayır, evin bahçesinde dolanıyoruz biraz. Kimseyle temas etmemeye çalışarak… Yiyeceğimizi de internetten alıyoruz… Eve getiriyorlar…

Moskova üniversitesinden beri sürüyor dostluğumuz…

Konuşmayı bitirirken bana da tavsiyede bulunmayı ihmal etmedi:

-Kimseyle temas etme, sokağa da çıkma… Bu iş ciddi…

***

Ciddi olduğunu biz Kıbrıslılar biraz geç anladık galiba…

Anastasiadis kapıları kapattı, ama havalimanları ile deniz limanlarını kapatmadı…

Onları da kapatmak sonra geldi aklına…

Ki onlar kaplardan çok daha önemliydi…

Akıncı ise hiç anlamadı…

Anastasiadis’e kızıp durdu kapıları kapatınca…

-Hani, Kıbrıs’ta virüs mü var, dedi…

Hiçbir önlem alınmadı burada…

İlk teşhis konulan Alman turistler tam da o sıralarda gelmişlerdi bize…


Eğer öngörülü davranıp girişleri durdursaydık, yani sonradan alınan önlemleri alsaydık, şimdi daha çok güvende olurduk…

Boşuna dememişler:

-Türkün aklı ya kaçarken, ya sıçarken başına gelir!

***

Hepimiz aynı gemideyiz şimdi…

Ama bu salgın ortamında bile bir birlik ve beraberlik yok!

Çocuklarımız güç bela alınıp getirilmiş İngiltere’den…

Karantinada kalacaklar…

Ama onlara kucak açanı bulmak ne kadar zor!

Hani o anlı şanlı beş yıldızlı otellerimiz?

Merit’ler, Cratos’lar nerde?

Kumarhane işletmeyi mi bilirler yalnız?

Öldü mü insanlık?

Öğrencilerle yurtdışından gelen yurttaşlarımıza karantina olarak kapılarını açan oteller yalnız Kıbrıslıtürklerin çalıştırdığı oteller…

Malpas, Palm Beach, Dome Hotel…

Bir de Salamis ve River Side…

Ve de Bella Pais’teki Oasis Oteli…

En büyük oteller zinciri olan Merit’ten ses çıkmadı şimdiye kadar…

Aynı gemideyiz ama farkında değil galiba hala birçoğu…

Türkiye 72 milyon lira Korona kaynağı ayırmış bize!

On milyon Euro yani…

Kendi nüfusuna bile yetmez burada…

Güneyde Kıbrıs hükümeti 700 milyon Euro ayırmış…

Yani Türkiye’nin bize vereceği paranın 70 katı…

Kendi halkına bu korkunç salgında kolonya ve duadan başka bir şey tavsiye etmeyen Tayyip Erdoğan’dan bu kadar işte…

Biz neyse…

Türkiye’dekiler bizden çok daha kötü durumda…

Hele de hapistekiler…

Siyasi tutuklu ve mahkumlar…

Af çıkıyor ama siyasiler kapsam dışı…

Onlara af yok!

Ölsünler!

Bu durumda bile zorba diktatörün vaziyeti bu…

***

Duyarlı yurttaşlarımızın korona ile mücadelede yaptıkları yardımlara gelince…

Tepemizdekiler hiç de hak etmediler bunu…

Maaşlardan kesinti yapacaklar, ama tonla para akıttıkları siyasi partilere parayı kesmiyorlar…

Bence bu kesinti yapılmadıkça hiçbir yardımda bulunmasın kimse…

Siyaset rafa kalktı her yerde…

Siyaset bitti…

Korona var yalnız şimdi…

Bu gemiden sahile kimin sağ salim çıkacağı belli mi?

(23 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author