Aziz Şah – İtalya’da eldivensiz çalıştığı için ölen tabipler…
Zimbabve’de eldiven için grev yapan tabipler…
Bir gün, iki gün, üç gün o tabipleri balkonlarda alkışlayan kitleler…
Nerededir o kitleler salgının dördüncü gecesi saat 20.00’de?
Nerededir o kitleler salgının beşinci gecesi saat 20.00’de?
Üç gün ölümle savaşan tabipleri, hemşireleri, hasta bakıcıları, temizlik işçilerini alkışladılar pencerelerden…
Peki ya dördüncü gün?
Beşinci gün?
Kimse alkışlanmak için yapmıyor yaptığı işi dünya üzerinde…
Tabipler alkışlanmak için yapsaydı dördüncü gece bırakırlardı bu işi…
Bilin istedim, siz alkışlamıyorsunuz diye balkonlardan, bitmedi savaş, daha yeni başladı…
Aylarca sürecek, senelerce belki, virüs evrimleşecek, serbest piyasa anarşisi sürdüğü müddetçe virüs kontrol edilemeyecek, zenginler sığınaklarında, orta sınıf evlerinde, işçiler de fabrikalarda, şantiyelerde, toplu taşıma araçlarında balık istifi olduğu müddetçe, sistem kâr için ürettiği müddetçe bu virüs kontrol edilemeyecek…
Herkes ekonomiyi durdurmaktan korkuyor…
Hâlbuki ekoloji diyor ki dur insanlık dünya yoruldu…
“İnsan neden yaşar?” sorusuna doğanın, coğrafyanın, tarihin, dünyanın istediği cevabı vermeden ve üretimi büyük insanlığın ihtiyaçları için doğaya uyumlu bir şekilde planlamadan bu salgın durmayacak…
Alman filozof Walter Benjamin’in dünya savaşından önce “yangın alarmı” dediği şeydir Korona…
Uyarıyor bizi!
Çekin o lanet el frenini diyor…
Çekin o lanet el frenini yoksa lokomotif uçuruma uçacak…
Bir gün, iki gün, üç gün alkışladınız sağlık emekçilerini…
Dördüncü gün baktım balkonlarda yoktunuz…
Bu “yangın alarmı” üç günlük bir alarm değildir…
Darwin’in lanetidir, tragedyaların yeniden sahnelenmesi, şairlerin kehaneti, filozofların sözünün kiri…
Ceset torbasında törensiz gömülen beyaz önlüklülerin yemin törenidir…
Biz yeminlerini bozmadığı için katillerin isimlerini söylemeyen teşkilatçılar gördük bugüne kadar hep…
Bugün de yeminini bozmadığı için ölen beyaz önlüklü tabipler görüyoruz dünyanın dört bir tarafında profesöründen öğrencisine…
Bir ömür sorduk faili meşhur cinayetlerin tanıklarına katillerin isimlerini.
-Yemin ettik söyleyemeyiz, dediler…
Katillerin isimlerini beraberlerinde götürdüler…
Bugünse yemin ettiği için ölen tabipleri görüyoruz…
3 gün değil, 33 gün değil, 333 gün ölümle savaşacaklar…
Ta ki insanlık yangın alarmının sorumluluğunu alıp freni çeksin!
Bazı şiirler vardır kıymeti asır geçince anlaşılır…
Sanki de bugün için yazdı Nâzım “Yaşamaya dair” şiirini…
-Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
(7 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)