Aziz Şah – Ne çok okumuş cahilimiz, ne çok cahil okumuşumuz var…
Ne çok yobazlar kadar evrim düşmanı, ne çok putlara tapınan ateist var…
Ne çok bilimi değil inancı, ne çok mücadeleyi değil kaderi kabullenmiş aktivist var…
Ne çok sapla samanı, ne çok elmalarla armutları, ne çok götle başı birbirine karıştıran var…
Ne çok konuşamıyormuşuz biz, ne çok anlaşamıyormuşuz biz, ne çok herbokolgsunuz siz!
Tabiplerimizin açıklamalarını okudukça sinirleniyorum, çünkü kimse dinlemedi onları…
Hükümetçilik oynayanlar dinlemedi, sosyal medyada volta atanlar dinlemedi…
Doktorlar kahraman ilan edildi ama her zaman olduğu gibi sadece ölü kahramanların sözünün bir kıymeti var!
Diri kahramanlar konuşuyor dinlemiyorsunuz…
Ölmeleri mi gerek dinlemeniz için?
Senelerdir sistemin içinde olan doktorlar ne kadar yük kaldırabileceklerini biliyorlar…
Halk sağlığı eğitimini tıbbiyede birinci sınıfta aldılar…
Solunum cihazı için insanlar arasında tercih yapmak istemiyorlar İngiliz, İtalyan, İspanyol meslektaşları gibi. Bu yüzden konuşuyorlar, dinlemiyorsunuz!
Daha önce de dinlemiyordunuz…
Sağlık bütçesi yetersiz diye basın açıklaması yaptıklarında ne dediklerine bile bakmadan “Doktorlar gene zam ister” dediniz sadece. Dinleseydiniz daha önce, taleplerinin sizin sağlığınız olduğunu anlayacaktınız!
Ne çok sağırsınız, ne çok sağır duymaz uydurur…
Size konuştuğunda dinlemediğiniz tabipler arasında çocukları yurtdışında olanlar var hâlâ. Getirtmediler ve getirtmeyecekler kendi çocuklarını yurtdışından…
Sevmiyorlar mı kendi çocuklarını?
Salgının kontrolden çıktığı bugünün dünyasında birinin evinden çıkıp uçak alanına gitmesi, uçakta kapalı yüzlerce kişiyle saatlerce yolculuk yapması virüs kapması demektir. Virüs kapması bulaştırması demektir. Hiç hastalık semptomu göstermeden başkalarına bulaştırması demektir…
Bu da en iyi ihtimalle 20 tane solunum cihazının dolması demektir!
Bu yüzden kendi çocuklarını getirtmediler yurtdışından…
Bir pozitif vaka buldu mu sağlık emekçileri, pozitif vakanın kimlerle temas kurduğunu bulmak için iz sürüyor dedektif gibi…
Anlamadınız sanırım nasıl bir salgınla karşı karşıyayız…
Aylardır bu döngüyü anlatıyor tabiplerimiz…
Tıp-İş başkanı Ahmet Varış’ı dinlemediniz…
Tabipler Birliği başkanı Özlem Gürkut’u dinlemediniz…
Eski başhekim Bülent Dizdarlı’yı da dinlemediniz…
Uyarılar yapan ve uyarılar yaptığı için tehditler alan genç hekimlerimizi de dinlemediniz!
15 gün önce “sahra hastanesi kurulmalı” diyen genç hekimi de duymadınız!
Dinleseydiniz şimdiye bitmişti bu film. Oysa şimdi çölün ortasındayız önümüz arkamız kum tepeleri. Nereden bir Covid-19 pozitif çıkacak bilemiyoruz…
Gelen her gemi ve uçak kristal dükkânına dalan bir fildir…
Her uçakta ve gemide mutlaka bir pozitif vaka var. O da mutlaka yolculuk sırasında birilerine bulaştırdı…
Tabipleri dinlemediler, uçakların yanısıra gemiler geliyor!
Tabipleri dinlemediler, evlere kapandığımız süre boyunca bir salgın hastanesinin hazırlanması gerekirdi. Bu süre hazırlanmak içindi! Bir ay sonra başladılar “salgın hastanesi neresi olsun?” diye tartışmaya…
Ne hükümetçilik oynayanlar dinledi tabipleri ne evlere kapananlar anladı…
Siz hâlâ dizilerin tekrarını mi izliyorsunuz?
Farkında mısınız bilmem ama her gün toplumda olağan zamanda olmadığı kadar ölüm haberleri var. Bunun nedeni de Nalbantoğlu pandemi hastanesi yapıldığı için topluma gidecek hastane kalmamasıdır…
Dizilerden ve fantezilerden kaldırın başınızı, gerçeği görün!
(10 Nisan 2020 tarihinde Afrika’da yayınlandı)