Üç kere seslendim dağa

Aziz Şah – Çin’den Ermenistan’a gönderilen yardım paketlerinin üzerinde yazan sözü okuyunca silkelendim…

“Dostluğumuz Ararat’tan (Ağrı Dağı) yüksek, Yangtze Nehri’nden uzun olsun”…

Ne kadar zaman oldu bilmiyorum bu haberi okuyalı, bir hafta belki, belki daha fazla, belki daha az…

Zaman mefhumunu kaybettiğimiz için, her gün pazar günü gibi geçtiği için, haberin ne kadar eskidiğinin bir önemi yok…

Bu sözü yazmak o kadar kolay değildir…

“Dostluğumuz Ararat’tan (Ağrı Dağı) yüksek, Yangtze Nehri’nden uzun olsun”…

Hele bir devletin gönderdiği yardım paketinin üzerinde böyle bir sözün yazılmış olması, yazılabilmesi, bir şairin değil bir devletin, bir filozofun değil bir devletin, bir romancının değil bir devletin böyle bir sözü akıl edebilmesi kıymetlidir…

Bu söz geçtiğimiz günlerde diplomatik krize neden oldu…

Çin bu sözü yazdı, Türkiye bu sözü hazmedemedi…

Türkiye Çin’e rest çekti…

Nota mı verdi?

Ültimatom mu verdi?

Zarf içinde mermi mi gönderdi? 

Ermeniler için kutsal olan Ararat yani Ağrı Dağı Türkiye topraklarındadır…

Bugün dağın TC sınırları içerisinde olması Ermeniler için manasını değiştirmiyor. Yüzyıllarca Ermeniler yaşamış ve sonra kovulmuş. Ermeni soykırımını inkâr edebilirsiniz, ama hiç olmadık yerde, bir salgının ortasında Çin’den Ermenistan’a giden ilaç paketlerinin üzerinde tarihi gerçek dikilir karşınıza…

Yaşar Kemal anlatır…

Ağrıdağı’nda bir gelenek vardır…

Kapına bir at geldi mi, o at senindir!

Herkes bilir bu inancı ve saygı duyar…

Atı geri vermek ayıptır!

At ister ağanın atı olsun…

İster beyin atı olsun…

İsterse de padişahın atı olsun…

Bu inanca herkes saygı duyar ve uyar!

Bu inançtan bihaber olup da atı geri isteyene de cevabı verilir…

İster padişahın atı olsun, isterse padişah ordusu ile gelsin…

O at verilmez!

Yaşar Kemal anlatır…

Ağrıdağı’nda bir gelenek daha vardır…

Kapına iki sevdalı geldi mi, onlar korunur, kollanır, kucaklanır!

Sevdası için evinden kaçan kız ister ağanın kızı olsun…

İster beyin kızı olsun…

İsterse de padişah kızı bir sultan olsun…

Kız ister çobana kaçsın…

İster eşkıyaya…

Fark etmez!

Sevdası için kaçan iki gönül bir kapıya sığındı mı onlar verilmez…

İsterse bu geleneği bilmeyen padişah ordusu ile gelsin…

Savaşılır, ölünür ama sevdalılar padişaha verilmez…

Yaşar Kemal anlatır…

Dağda uyuyan iki kişinin arasında bir kılıç varsa eğer…

O iki kişi dokunamazlar birbirlerine!

Sevemezler birbirlerini…

Öpemezler…

Birbirlerinin olamazlar…

Üç kere seslendim dağa!

Atla…

Sevdayla…

Kılıçla…

(14 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author