Aziz Şah – 45 sene yavru vatan hamasetinden ikrah ettik…
46’ncı senede savaş gibi bir salgın yaşıyoruz…
45 senelik hamaset iflas etti. Türkiye 1 milyon adet stokladığı ilaçtan kuzey Kıbrıs’a vermedi ve 100 adet Hindistan’dan karaborsadan aldık!
Kıbrıslı Türklere AB’den ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nden tıbbi yardım geldi. AKP sözcüsü Ömer Çelik ise “Türkiye KKTC’nin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek güçtedir” diye açıklama yaptı…
Bu sırada, TC sondaj gemisi “Yavuz” Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesinde dolaşıyor. Çin, Britanya, İtalya ve Fransa karşı açıklamalar yaptı!
Türkiye’den bize gelen yardım yok ama bizim bütçemizden Türk ordusunun savunma bütçesi karşılanıyor!
45 senelik et ve tırnak hamasetinden ve “sığınılacak tek liman” demagojisinden sonra “tek liman”dan buraya tıbbi yardım gelmedi. Sadece sondaj gemisi geldi!
Bunu yazdığımız için hem paramiliter faşist unsurlardan hem sahte solculardan tepki alıyoruz, “nankör” diye…
TC Devleti İsrail’e uçaklar dolusu malzeme gönderirken Kıbrıslı Türklere acil ihtiyaçlarını dahi göndermedi…
Bizim doktorların acil olarak istediği cankurtaran ilaç FAVİPİRAVİR’i Halil Falyalı Hindistan’dan karaborsa fiyattan aldı. Bu ilaç Türkiye’de bir milyon adet var. 45 senedir hamaset yapanlar acil olan bu ilaçtan 100 adet bile satmadı Kıbrıslı Türklere…
TC Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıkladı: Türkiye FAVİPİRAVİR’i Çin’den alarak yaklaşık 1 milyon kutu ilacı depoladı…
Size yorum yapmama gerek yok. Okuduğunuzu anlıyorsunuz…
20 Nisan Pazartesi günü Ali Baturay’ın “Markaj” programına iki hekimimiz konuk oldu. Satır satır tekrar tekrar dinledim ve sizin için toparladım…
Dr. Emine Kamiloğlu diyor ki:
“Yaklaşık bir hafta on gün önce bir işadamının getirmiş olduğu FAVİPİRAVİR ve TOCİLİZUMAB ilaçları tabii ki bizim çok büyük faydamıza olmuştur… Esas sıkıntımız FAVİPİRAVİR ve TOCİLİZUMAB ile ilgiliydi. 100 kişiye yetecek kadar şu an elimizde var… Biz hani ilaç nereden gelirse gelsin derik, Rum tarafından, Türkiye’den, böyle bir dönemde kimsenin yargılayacağı bir durum olmadığını düşünürüm”…
Dr. Nesil Bayraktar ise devam ediyor:
“Burada bahsettiğimiz 100 kutu ilacı ağır vakalar için stokluyoruz. Ancak rehberlerin ışığında baktığımızda, zatürresi orta dönemde, orta-hafif düzeydeki bireylere başlanması aslında öneriliyor ki ağırlaşmasın… Bizim şu an için bunu başlama şansımız yok. Çünkü elimizdeki 100 kutunun devamının gelip gelmeyeceği şu an çok kesin değil. O yüzden o tedbiri orası için kullanıyoruz… Yeterliydi değildi meselesi halen daha gündemde hepimiz için. Çünkü ilacın temini ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyor. Bununla başa çıkacak bir mekanizma oluşmadı… İlacın nereden geldiğinin önemi yok bizim için. İlacın gelmiş olmasının bir önemi var.”
Ali Baturay özetle soruyor: Neden bu ilacı elde edemiyoruz?
Dr. Nesil Bayraktar cevap veriyor:
“Öncelikle Türkiye’de üretimi olmayan bir ilaçtır. Ama Türkiye’de mevcut olan bir ilaçtır herşeyden önce… Oradan neden getirilemediği konusunda tam olarak bizim de net bir bilgimiz yok… Neden Türkiye’den alamadık ve dışarıdan getirmek durumundayız? Veya az önce bahsettiğimiz üzere bu işadamı nasıl getirdi? Aynı olanaklar devlet için var mıydı yok muydu, bunlarla ilgili bir şey söylememiz çok doğru değil, çünkü gerçekten bilgi sahibi değiliz… Bizim bildiğimiz bir şey varsa elimize bu ilaçların parça parça ulaştığı ve can kaybının olmaması için bizim bu ilaca ihtiyacımız var. Stoklama şeklimiz bu…”
45 senelik hamasetin sonunu getirdi FAVİPİRAVİR! Et ve tırnak koptu. Fazla yoruma gerek yok…
Mevzubahis doğalgaz olduğunda gemi gönderen TC, sağlık için ilaç bile satmıyor bize!
Yazıyı Dr. Nesil Bayraktar’ın sözleriyle bitiriyorum:
-Hasta seçmek zorunda bırakılmak bir hekim için olası en kötü durumdur. Şu an ilaç için de bütün kaygımız bu. Yani “100 kutu ilacı hangi 100’e bölmemi istersiniz?” diye sorardım… O yüzden o noktaya gelmeden gerekli tedbirlerin alınması gerektiğine inanıyorum, ümit etmek istiyorum…
(23 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)