Vatan millet Favipiravir

Aziz Şah – Ekmek yoksa pasta yeyin…

Örtülü ödenek bittiyse asgari ücretliyi destek fonunu yeyin…

Asgari ücret destek fonu bittiyse sosyal sigortaları yeyin…

Sosyal sigortalar bittiyse ihtiyaç sandığını yeyin…

İhtiyaç sandığı bittiyse seçim sandığını yeyin!

Deniz bitti…

Beklediğiniz para da gelmedi ilaç da gelmedi…

Boşuna Girne’den yol bağladınız Anadolu’ya…

O bağladığınız yoldan bir ayı aşkındır tabiplerin talep ettiği Korona ilacı Favipiravir gelmedi…

Doktorların yazıp elinize tutuşturdukları ihtiyaç listesinde Favipiravir “yıldızlanmış”tı. Aciliyeti ve önemi vardı, ama ilaç gelmedi…

İlaç yoksa silah var…

Favipiravir yoksa sondaj gemisi var…

Hürriyet yoksa hamaset var…

Barış yoksa savaş var…

Ne AB kaldı geride ne TC, bağımsız Kıbrıs için mücadele etmekten başka yol yok…

Akdeniz halkları ile kardeşçe, omuz omuza, Akdeniz’i doğalgaz kavgasından uzak barış gölüne çevirmekten başka çare yok…

Aksi takdirde savaş kapıda…

Şu korona günlerinde “bekledim de gelmedin” şarkısını çok söyleyen oldu…

AB’den bekledikleri yardımdan AB’ciler memnun olmadı…

TC’den bekledikleri yardımdan TC’ciler memnun olmadı…

O kadar yükseltti ki AB’ciler beklentilerini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gayri safi milli hasılasından, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki emekçilerin ürettiği değerden yapılan Korona harcamalarını “AB yardımı” sandılar! “Bize yok mu?” dediler; “Yok!”… Çünkü o harcamalar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gayri safi milli hasılasından yapıldı…

O kadar yükseltti ki TC’ciler beklentilerini, önceki sene, geçen sene, bu sene alamadıkları kredileri toptan almaya niyetlendiler. Zırnık koklatmadı Ankara!

Bakın, TC iki hafta önce Afrika Kalkınma Bankası’na 4 milyar dolarlık ek bağış yaptı. Tufan Erhürman ve Ersin Tatar’ın diz çöküp alamadıklarını Türkiye Afrika Kalkınma Bankası’na bağışladı. Artık TC’den para beklemeyin…

Durun aynaya bakın!

Arkanızdaki 40 bin işgal askerini gördünüz mü? Merkez Bankası müdürünü bile atayamıyorsunuz! Bütçeniz yok…

Televizyon ekranında faşistlerin “Türkiye düşmanlarına ilaç da yok yardım da yok” demesinden de bir şey anlamamışsanız…

Gökkubbenin altında kaos var koşullar mükemmel…

Ne AB ne TC, hiçbir sömürgeci-işgalci ve emperyalist beklenen yardımı göstermedi salgında Kıbrıslılara…

Kendi yağımızda kendi ciğerimizi kavurmak zorunda olduğumuzu bir daha öğrendik…

“Türkiye’den en iyi parayı ben alırım” diye hükümet kuran Ersin Tatar meteliğe kurşun atar, keskin nişancı oldu…

“Türkiye’den en iyi parayı UBP alır” diye hükümet bozan Kudret Özersay kendi ayağına sıktı, topal oldu gezer…

1855 Kırım savaşı için Osmanlı’nın İngiliz’den aldığı borçları senelerce Kıbrıslı köylüler ödedi, kuraklık dönemi dahil… İngiliz Osmanlı hanedanından tahsil edemeyince Kıbrıs’ın gelirine el koydu. İngiliz sömürgecilik tarihine “haraç meselesi” olarak geçti bu. Bana inanmazsanız tarih kitaplarına bakın. Osmanlı’nın 3 buçuk küsur milyon Sterlin borcunu ödedik. Osmanlı’nın borcunu öderken Kurtuluş Savaşı’na para yardımı yaptık…
Yetmedi, 1960 İhtilali’nden sonra nikah yüzüklerini yardım diye gönderdik. Zor zamanlarda Türkiye’ye yaptığımız yardımlar böyle. Üstüne, 1974’ten beridir sağılıp dururuz!

TC’den para istemeyin, utanmazlar borçlu çıkarırlar bizi, bir de borç ödetmeyin bize…

Favipiravir gelmese de olur, siz de hasta olmayın, Favipiravir yoksa panadol için…

(28 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author