
Aziz Şah – Adını koyalım, şaşırmadan!
Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargoları ve izolasyonu iliklerimize kadar hissettik son bir buçuk ayda. Bize esas ambargo uygulayanı gördük…
Kıbrıslı Türkler ile dünya arasında bir duvar var, adı Türkiye. O duvarı geçmeden dünyaya ulaşamıyoruz. O duvarı da geçemiyoruz…
Herşey o duvarın insafına kalmış…
Duvarın insafı mı olur, hissi mi olur, kardeşliği mi olur? Ceberut duvarlar “egemenlik” temsilcisidir.
İsrail Gazze’yi kuşattığı duvarla ne yaptıysa biz de onu yaşadık bu süreçte. Güneye geçişler durduğu anda herşey duvarın insafına kaldı…
Duvarın dediği oldu…
Gazzeliler İsrail duvarını aşmak için Mısır’a tüneller kazdılar. Mısır-Gazze arası tünellerle nefes aldılar…
Güney Kıbrıs kapıları kapatınca biz Kıbrıslı Türkler Türkiye duvarına tosladık. Tünel kazıp ulaşacağımız bir Mısır da yok…
“Türkiye Duvarı” ne fiyat biçtiyse bize, ödedik!
Hep Kıbrıs’ın ortasında duvar var derdik, ama esas duvar kuzeyindedir, öğrendik!
“Son bölünmüş Avrupa başkenti: Lefkoşa” diye turizm reklamı yapılırdı. Esas duvar kuzeydeymiş…
Çin setti gibi…
Karl Marx “Burjuvazinin metalarının ucuz fiyatları bütün Çin setlerini yerle bir eden ağır toplardır” demişti. Tersten okuduğumuzda ise TC burjuvazisinin Kıbrıslı Türkler üzerindeki tartışmasız tekeli ve diktatörlüğü, Kıbrıslı Türklerin başka pazarlara ulaşmasını engelleyen Türkiye duvarı, TC burjuvazisinin kafasına göre fiyat biçmesine neden oluyor…
Çok insandan duydum… Kapılar açılır açılmaz ahali hücum edecek Rum marketlerine dövizin yükselişine rağmen. İstediği kadar TMT “Türk’ten Türk’e kampanyası” yapsın, “Rumdan alışveriş yapma kurşun olur vurur seni” desin…
Bir ayı aşkındır toplumumuz Türkiye duvarının fiyatlarıyla kurşuna diziliyor…
Bir şafak vakti, Sabancı’nın, Koç’un, Eczacıbaşı’nın duvarının dibinde kurşuna diziliyoruz…
Türkiye duvarı yükseldikçe önümüzde, temel gıda fiyatları da yükseldi.
Marx’ın sözünün özeti “Ucuz mal duvar yıkar”dır. Pahalı mal da duvara kini besler…
Duvarın insafına kaldık bir ayda, %250-300 zamla sevdi bizi Türkiye!
Bir zamanlar Bereketçiler vardı silah taşıyan. Gidip silah alıp gelirlerdi. Şimdi de pilot Mete Özmerter var. Uçup tıbbi malzeme alıp geliyor parasıyla…
Kuzeydeki duvardan bize doğru el uzanmadı, bizim elimiz gitti aldı geldi…
Çok soruldu şu soru: Neden Türk ordusunun uçaklarıyla taşınmadı ilaçlar?
Neden sizce? Cevabını siz bulun!
Solculardan da duydum bu soruyu sağcılardan da…
Son bir buçuk ayda Lefkoşa’nın üzerinde askeri helikopterler uçtu. Kıbrıslıların ihtiyaçları için değil, ordunun ihtiyaçları için uçtu helikopterler…
KTHY’yi Atlasjet hortumladığı için uçaksız kaldık…
Herkes Kızılay ne yaptı, diye sorguladı. Peki, Sivil Savunma Teşkilatı ne yaptı bu olağanüstü şartlarda?
Getto zamanına geri döndük. Teşkilat’ın Sancaktarları yerine Belediye Başkanları vardı görev başında…
Tıbbi malzeme taşıyan “Bereketçi” pilot Mete Özmerter vardı…
Bir de karşımızda aşılamaz bir duvar!
(30 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)