Aziz Şah – Düşünce, basın ve ifade özgürlüğü diyoruz…
Bu işgal altındaki topraklarda ifade özgürlüğünden bahsettiğimiz zaman Afrika’dan bahsederiz…
Ne Kıbrıs ne Yenidüzen ne diğerleri…
Kumarhane patronlarının ve TC elçiliğinin finanse ettiği basın kuruluşlarından zaten bahsetmiyoruz…
“Gazeddakıbrıs” gibi alternatif yayın organlarının tamamen ayrı bir hikâyesi var. Onlar da canımız ciğerimiz…
Yakın geçmişte “kanaat önderi” sayılan bazı gazetecilerimizi konferanslarda dinledim. Kendi kendilerine nasıl otosansür uyguladıklarını itiraf ediyorlardı gülerek…
Değil işgal altında, dünyada Afrika gibi gazete bulmak zordur…
Almanya ve İsviçre’de “sol” gazetelerde sansürlenen arkadaşlarım var. Mesela Yunanistan’ın bayatlamış “sol” lideri Çipras’ı eleştirdiği için sansürlenenler var…
Bırakın işgal altında olmayı “Hür Batı”da da yoktur ifade özgürlüğü…
ABD ve NATO’nun hedef aldığı ülkeler hakkında kafanıza göre yazamazsınız. İran, Suriye, Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Çin, Kuzey Kore, Rusya, Venezüella, Küba gibi hedefteki ülkeler hakkında kafanıza göre yazamazsınız…
Bütün Batı ülkelerinde Filistin’i savunan BDS hareketi yasaklanıyor. Mahkemelerde sürünüyor aktivistler… Almanya’da YPG-YPJ hakkında yazan gazetecilerin evleri basıldı ve soruşturma geçirdiler. Alman devletinin Meksika’ya yapılmasına göz yumduğu silah kaçakçılığını deşifre eden gazeteci yargılandı. Almanya’da Lübnan siyasi partisi Hizbullah İsrail’in isteği üzerine düşman listesinin başına alındı. Hizbullah hakkında özgürce konuşamazsanız Ortadoğu hakkında düşünmeniz yasaklanmıştır. Hizbullah IŞİD’i yenen cephenin bir parçasıdır…
Bizde nasıl Türkiye’den dolayı Kıbrıs’taki işgali yazamazsanız, Batı’da da İsrail’den dolayı Filistin’deki işgali yazamazsınız…
Düşünce, basın ve ifade özgürlüğü dediğimizde bir istisnadan bahsediyoruz…
Yalnızca işgal altında olmak mıdır bizim çıkmazımız?
Siyasi partiler hakkında dilediğiniz gibi yazabilir misiniz parti ve sermaye gazetelerinde?
CTP’nin İTEM yasasını yaparak bu topluma verdiği zararları dilediğiniz gibi yazabilir misiniz?
İTEM yasasını yazamazsanız ganimeti konuşamazsınız, konuşur gibi yaparsınız…
İTEM yasasını yargılayamazsanız mal-mülk meselesi ile yüzleşemezsiniz…
Peki Bileşik Faiz Yasası’nı konuşmadan tefeciliği konuşabilir miyiz, mazbata mağdurlarını, 90’ların sonundan bugüne yaşadıklarımızı?
AKSA belasını yazarsınız ama AKSA protokollerinde CTP’nin sorumluluğunu yazmazsınız…
Ankara’dan din dayatmasını yazarsınız ama Hala Sultan’ın kurdelesini kesenleri gene yazmazsınız…
MÜSİAD merkezinin açılışını bile CTP’liler yaptı bu memlekette…
İTEM ve Bileşik Faiz yasaları ile AKSA protokollerini konuşmadan bunları yapan hainleri “bıyıklı devrimciler” diye saygıyla anarsınız…
Öyle bir otosansür mekanizması var ki ekonomi politik bile konuşulamaz durumdadır!
Talat’ın Colony Otel’de parababaları ile yaptığı toplantıda halk isyanını nasıl sattığını da yazamazsınız…
Afrika tüm bunları yazdığı için CTP’li vekiller meclis kürsüsünde ağzından tükürükler saçarak salladı gazetenin manşetini defalarca!
Tek sansür alanı işgal değildir bu topraklarda…
Ganimet sorununu çözmeden çıkamıyoruz işin içinden. Ama ganimeti kangren hale getiren İTEM yasasını yapanlar “yoldaş”!
Peki sendikalar hakkında yazarken özgürlük var mı?
CTP’nin efsane kadrosu Mehmet Ali Talat, Hasan Erçakıca ve Zerren Mungan’ın Ankara ile başta KTÖS olmak üzere mücadeleci sendikaların elini ayağını kırmak için yaptığı pazarlıkları ifade etme özgürlüğünüz var mı?
Özgür değilsiniz o zaman!
Bu vesile ile Afrika okurlarına teşekkürü borç bilirim. Siz olmasaydınız olmazdı bu özgürlük alanı. Salgında da yalnız bırakmadınız Afrika’yı…
(4 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)