Sansür hiçbir zaman sadece sansür değildir

Aziz Şah – Sansürden, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünden bahsedilen şu günlerde yazmazsam olmaz…

2017’nin son haftasında 22 Ocak’tan bir ay önce, Alman radyocular Afrika gazetesine geldi Erdoğan’ın yayınlanan karikatürü hakkında röportaj yapmak için…

Şener Levent sadece karikatürü konuşmayalım, dünyayı da konuşalım dedi. AB ve ABD’nin Suriye politikasından girdi Ukrayna’dan çıktı…

Karikatür yayınlandıktan sonra haftalarca kapımıza yumurta ve kara çelek ile dayandı TC’nin Kıbrıs’taki bindirilmiş faşist kıtaları… Sabahları bir grup, akşamları başka bir grup geldi. Attıkları yumurtadan dolayı camlarımız çürümüş düzen koktu…

İşte o günlerde Alman gazetecilere Şener Levent AB’nin Ukrayna’da faşistleri desteklediğini söyleyerek düşüncelerini sıraladı…

Röportajdan önce Şener abi beni de çağırdı, “Gel, Alman gazeteciler gelecek, söylediklerimi Almanca’ya doğru çevirecekler mi, dinle” dedi. Oturdum tercümeyi dinledim. AB’nin Ukrayna politikası hakkında söylenenleri tercüme etmediler…

Kıbrıs ve Türkiye hakkında söylenenleri çevirdiler, AB’nin politikalarının eleştirildiği kısımları hiç konuşulmamış gibi atladılar…

Özellikle Alman basınında Rus alerjisi vardır. Bu yüzden AB’nin Ukrayna’da faşistleri desteklemesi normaldir, bu yüzden Suriye’de Esad’a karşı cihatçıların desteklenmesi de normaldir, bu yüzden AB politikalarına ters konuşursanız Şener Levent’in Alman radyosunda sansürlendiği gibi sansürlenirsiniz…

1 Mayıs’ın ertesi 2 Mayıs…

2 Mayıs 2014’te Ukrayna’nın Odessa kentinde bir katliam gerçekleşti…

Odessa katliamının ardında esasen iki isim var: ABD adına Victoria Nuland ve AB adına Angela Merkel.

AB-ABD emperyalizminin Ukrayna’da gerçekleştirdiği hükümet darbesinden sonra Merkel’in manevi oğlu Kiev belediye başkanı Klitschko ve silah arkadaşı faşistler 100’den fazla devrimciyi Odessa sendika binasında yakarak öldürdü. Katliamı gerçekleştiren koalisyon içerisinde en çarpıcı olan ise ünlü kadın örgütü FEMEN’di!

AB-ABD’nin Ukrayna darbesinden sonra çekilmiş cunta fotoğrafında dört kişi var: Victoria Nuland, Yatysenyuk, Oleg Tjagnibok ve Klitschko.

Nuland ABD’nin Avrupa-Avrasya’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı.

Yatsenyuk hükümet darbesinin başbakanı.

Oleg Tjagnibok Ukrayna Nazizmi’nin ana partisi Svoboda’nın şefi.

Klitschko ise Merkel’in partisinin vakfında Konrad Adenauer Stiftung’da yetiştirilmiş siyasetçi, Kiev belediye başkanı, meslekten eski boksör.

Odessa katliamı 21. yüzyılda komünistlere, devrimcilere, sendikacılara karşı gerçekleştirilmiş ilk katliamdır…

Hamile kadınlar ve çocuklar, her yaştan insan yanarak öldü. Kimse bu katliamdan dolayı hapis yatmadı…

2 Mayıs 2014…

İlk komünistler için geldiler der ya Alman papaz… Odessa katliamında komünistler öldürüldüğü için önemsizdi, dünya gözlerini kapadı. Oysa Odessa insanlık için “uyan borusu”ydu… Alarmı ileri aldılar, yeniden uykuya yattılar. Odessa katliamının tarihi 2 Mayıs’tır. Bu tarih de özel olarak seçilmişti: Hitler faşizmi 2 Mayıs 1933’te Almanya’daki sendika binalarına saldırmıştı. Bu yüzden Odessa’daki sendika binasına saldırmak için 2 Mayıs’ı seçtiler…

Alman gazeteciler Afrika’ya gelip Şener Levent’le röportaj yaptığında Ukrayna ile ilgili sözleri sansürleyip kesip attı.

Sansür hiçbir zaman sadece sansür değildir.

Odessa’da yakılarak öldürülenlerden biri Vadim Papura adında 17 yaşında bir genç komünistti. Bir fotoğrafı var. Öyle gururla taşır ki Sovyet bayrağını…

(5 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author