Aziz Şah – Erdoğan çok eşeğin sırtına bindi…
Çok liberalin sırtına bindi…
Gidebileceği yere kadar gitti…
Eşek ıskartaya çıkınca ya huzurevine gitmesine müsaade etti ya hapse tıktı…
Liberal ve ulusalcılarla farklı dönemlerde ittifaklar kurdu…
İttifak dedimse, sırtlarına bindi…
Eşeğe altın semer vursan gene eşektir…
Tarihin hiçbir döneminde bu kadar aydın ıskartaya çıkmadı. Rastlamadım kitaplarda bu kadar eşekle yapılan geçit törenine…
Bu Erdoğan’ın başarısı, liberalizmin ihanetidir…
Yarım yüzyıl TC devlet düzeninin bir parçası olan Nazlı Ilıcak’ı ıskartaya çıkardı Erdoğan. TC devlet gericiliğinin bir evladını kullanıp attı. Ilıcak Erdoğan’a yalvaran bir mektup yazdı. Serbest kaldı…
Sosyalist Çetin Altan’ın liberal oğullarını ıskartaya çıkardı Erdoğan…
Bir zamanlar Türkiye İşçi Partisi milletvekili olarak TBMM’de linç edilen Çetin Altan’ın oğullarını TBMM’yi ortadan kaldırmak için kullandı…
Taraf diye bir gazete kuruldu, kullanıldı, kapatıldı…
Bugün 6 Mayıs. Deniz, Yusuf, Hüseyin’in ölümsüz olduğu gün…
Taraf gazetesinin nasıl bir çirkef olduğunu ben bir 6 Mayıs günü öğrendim…
Bugün kumarhane patronu Besim Tibuk’un gazetesi-televizyonu Diyalog’u Türkiye yandaşı diye savunup yazı yazan Erdoğan’ın sadık kalemi Nagehan Alçı var ya, Alçı’nın kocası Rasim Ozan Kütahyalı bir 6 Mayıs günü Deniz Gezmiş ve tüm devrimcilere hakaret eden bir yazı yazdı Taraf gazetesinde…
Denizlerin darbeci olduğunu yazdı, sonra yıldızı parladı…
İşte o gün, 6 Mayıs’ta Deniz’leri darbecilikle suçlayan Rasim Ozan Kütahyalı ile bugün Türkiye işbirlikçisi bir televizyon kanalı diye Diyalog’u savunan Nagehan Alçı her anlamda bir ailedir. İdeolojik anlamda bir ailedirler…
Bu aile çok geniştir, sülaledir, aşirettir…
O kadar geniştir ki bu liberal sülale Erdoğan bindi, indi, bindi, indi sırtlarına, ama bu liberal sülale bitmedi. Bir gün Erdoğan istibdadının derli toplu bir bilançosu çıkarıldığında siyasal İslamcılardan çok liberaller suçlu bulunacak…
Kıbrıs’ta da bu indi-bindiyi ilk Talat’a yaptılar. Ama Talat kullanılıp atılmasına rağmen ısrarla “Türkiye’de olsam AKP’ye oy veririm” demeye devam etti. Gezi isyanı sırasında bizim çocuklar öldürülürken bile değişmedi AKP’ye ve Erdoğan’a bağlılıkları. Ankara “ikinci vatan”ları olarak kaldı Tufan’ların…
Bu liberallerden en şanslısı “Adriyatik’ten Çin seddine Büyük Türkiye”nin ve savaş politikalarının azılı savunucusu Cengiz Çandar oldu. Hiç hapis yatmadan ayakları kıçına vurarak kaçtı Türkiye’den, İsveç’te yaşıyor. Hiç unutmam, Reyhanlı katliamı olduğunda yazdığı iğrenç yazıyı. Büyük devlet olmanın gereğidir demişti katliam için…
AKP’yi sırtında taşıdığı için pişman olup olmadığını sorduklarında şöyle dedi:
“Yenildik ve yanıldık… Ne pişmanım, ne kimse tarafından kandırılmış ya da aldatılmış duygusuna kapıldım ve ne de kendimi kullanılmış olarak görüyorum. Ama gelinen noktada büyük bir yanılgıya kapılmış olduğumu da görüyorum… Zalim olma kapasitelerini fark etmedim… Akıl almaz derecede yalancı olabileceklerini aklıma getirmedim.”
Pişman da olmadı ve olmayacak liberaller yaptıklarından…
(6 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)