Aziz Şah – Geçen sene iki zeytin ağacı ektim, ikisi de bu seneye kurudu.
Taş gibiydi toprak. Ezdim taşı…
Genişçe bir çukur açtım, altına gübre serpiştirdim. Toprak koydum gübrenin üstüne fidanın köklerini yakmasın diye…
Su yoktu, sarı hellim bidonunda su taşıdım sıcakta. İki, üç ve daha fazla…
Gölge etsin de gölgesine oturayım diyeydi bu zahmet…
Meyve etsin de yağını çıkarayım diye…
Ya da sadece tarihe tanıklık etsin diye…
İkisi de kurudu ektiğim fidanların. Kim bilir neden?
Fidanlar eskisi gibi değil, toprak eskisi gibi değil, hastalığın bin bir çeşidi var…
İnsan bile kurutmuş olabilir, hasedinden!
Hasada haset etmekten içinde kin büyüten o kadar çok insan var ki…
Siz 1000 yıllık zeytin olmayı kolay mı sandınız?
Her sene dedemin ektiği zeytinin mahsulünü toplarım…
Dedem ekerken zeytini anneme şöyle demiş,
-Ben görmeyeceğim mahsulünü, siz yersiniz…
Dedem görmedi ektiği zeytinin mahsulünü…
Nâzım okudu dedem, okudu okumasına ama, kitaplığında Memleketimden İnsan Manzaraları vardı ama, zeytin ekerken Nâzım’ın aksine çocuklara kalsın diye ekti…
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.”
Hayatınızda bir zeytin ektiniz mi ki zırlar durursunuz, kral için, kraliçe için, vezir için, padişah için?
Siz bu kralı, bu kraliçeyi, bu krallığı diğer tapındığınız egemenlerden mi sanırsınız?
“God save the Queen” demekle bir midir bir zeytini savunmak?
Limnidi ateşi ile mangal ateşini bir mi sanırsınız?
Bir zeytini yurt bilmekle bir tapuyu yurt bilmek bir midir?
Bir acıya kiracı olmayı vakıf arazisi kiralamak mı sanırsınız?
Bütün yaygara 1000 yıllık zeytinler yandı diyedir…
Anıt zeytinmiş…
Umurunuzda mı?
Bu memleket badadezin toprağın altında yetiştiğini, rokka ile gollandıronun farkını bilmeyen, bizi İsrail tohumuna köle eden tarım bakanları gördü…
Breh!
Brech!
Brecht!
Köküne tabela çakmakla anıt mı olunur?
Bakımı, gençleştirilmesi, güçlendirilmesi yapılmadıktan sonra her anıt bir mezardır!
Bu memleket Akdeniz’de zeytin aşılamanın ve zeytin tekniklerinin yurduydu siz bu yurdu tapulayıp arsaya dönüştürmeden önce ey asalaklar!
Üç gün ağlarsınız 1000 yıllık ağaca dördüncü gün unutursunuz…
Bu memlekette binlerce dönüm zeytin ve harnıbı yok eden İTEM yasasını siz yaptınız…
Zeytin mezarlıkları üzerinde İTEM yasası ile siz zengin oldunuz…
Sizi tanımasam gözyaşınıza inanacağım bayım…
Siz kendinize hep bir kral ve kraliçe bulursunuz!
“God save the Queen” değil mi?
Her zaman öyle dersiniz zaten!
(20 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)