Ankara Washington’un bir ilçesidir!

Aziz Şah – Önyargıları kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur der Einstein.

Türkiye’nin Kıbrıs hakkında Kıbrıslının da kendi hakkında bildikleri bir dünya yalan üzerine kurulu önyargılardır.

Yıllar önce yeni atanan TC Elçisi gazeteye geldi…

-“Şimdi size Vali Bey mi diyelim, IMF Başkanı mı diyelim?” diye bir soru ile karşılaştı…

Elçi’nin cevabı netti:

-IMF Başkanı deyin!

Çünkü Türkiye KKTC’ye TL borç verir, borcu dolar olarak talep eder. Çünkü Ankara Türkiye’nin başkenti değildir. Ankara Washington’un bir ilçesidir…

Türkiye’de üretilen bir mal KKTC’ye dolar üstünden satılır. KKTC’de üretilen bir mal TC’ye TL üzerinden satılır.

Gebze’de Arçelik fabrikasında üretilen klima Adana’ya TL olarak satılır. Sopa zoruyla TL kullandırılan Kıbrıslı Türklere ise Dolar üzerinden satılır…

Elye’de üretilen patates tırlara yüklenerek Mersin’e nakledildiği zaman TL üzerinden satılır. Adana’da üretilen şalgam İstanbul’daki kebapçıya TL olarak satılır, Lefkoşa’daki kebapçıya Dolar olarak satılır.

Türkiye KKTC’yi zorla TL borçlandırır, geriye Dolar olarak ödenmesini talep eder…

2009’da imzalanan TC-KKTC kredi anlaşmasından beridir TC Kıbrıslı Türklere TL verir Dolar borçlandırır. Belgede şöyle deniyor: “Bu kredi anlaşması TC ile KKTC arasında 5 Kasım 2009 tarihinde imzalanan Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü…”

“İşbu kredi anlaşmasının imza tarihinden sonra TC ile KKTC arasında imzalanacak protokoller…”

Parantez açılıyor burada: “Bundan böyle protokoller diye anılacak…”

2009’da imzalanan protokolden sonra TL verip Dolar borçlandırmayı Türkiye kural haline getirdi…

“TC Hükümeti adına Hazine Müsteşarlığı bundan böyle ‘Kreditör’ diye anılacaktır…”

“KKTC Hükümeti adına Maliye Bakanlığı ‘Borçlu’ diye anılacaktır…”

Yani ortada mali yardım veya hibe yok. Borç ve kredi var!

“Kreditör tarafından Borçlu’ya aktarımlar Türk Lirası üzerinden yapılacaktır…”

Borçlu “ABD doları karşılığı borçlanmış sayılacak…”

“Anapara ve faiz ödemeleri de ABD Doları cinsinden yapılacaktır…”

Ersin Tatar Maliye Bakanı iken 2009 senesinde böyle rezil bir tefeci anlaşmasına imza attı.

TC ezelden beridir Kıbrıslı Türklere Dolar ile mal satar; 2009’dan beridir de TL verir Dolar borçlandırır.

TC’nin Kıbrıslı Türkleri Dolar borçlandırmasında tek bir amaç vardır. Yarın doğalgaza el koyarken “Şu kadar milyar dolar borcunuz var” diyecek. 1975 yılındaki KTFD-TC “Ticaret ve Ödeme Protokolu”ndan bu yana TC hep tefeci gibi davrandı.

ABD nasıl ki TC’yi Dolar müptelası bir eroinmana dönüştürdüyse, kendini Washington’un bir ilçesi sanan Ankara da aynı şekilde Kıbrıslıları Dolar borçlandırarak zehirliyor.

Size borç veriyor, kafasına göre kendi istediği yere harcıyor, borcu ise gelecek kuşaklara Dolar olarak yazıyor.

2019 Temmuz’unda Tatar ile Fuat Oktay protokolü imzaladı. İlk partide 750 milyon geliyor dedikleri para hep hayali kaldı, hiç bütçelendirilmedi.

1 Ağustos 2019 tarihli yazımda şöyle dedim:

“1.050.000.000.00 liralık borcun 675.000.000.00 lirası Türk ordusuna ayrıldı…”

Bu protokol imzalandıktan sonra 750 milyon gelmedi, Türk ordusu için gönderilen para 512 milyon. 675milyon – 512 milyon= 163 milyon fark yapar, onu da biz ödedik…

Önyargılar bu işe yarar; beslediklerimiz bize “besleme” der!

TC Kıbrıslı Türklere ne mali yardım yapıyor, ne cansuyu veriyor!

Hibe, yardım, sadaka değil; zincirli borçtur bu!

(29 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author