Biz sizin çomarınız değiliz!

Aziz Şah – Karantina günlerinde kapandık evlere…

İstersen kapanma!

Kaç yoğun bakım yatağı olduğu belli değil…

İlaç zaten yok!

AB’den gönderilen solunum cihazlarının da depoda atılı durduğu söyleniyor. Yani, NATO’daki müttefiklerin uğruna birbirlerine süngü çektiği solunum cihazları depolarda çürüyor!

Karantina günlerinde mecburen kapandık evlere…

Karantina günlerinde unuttuk Garantör’deki yöneticilerin isimlerini…

TC Dışişleri Bakanı’nın adı neydi mesela…

TC Savunma Bakanı’nın adı neydi? 2 ay boyunca duydunuz mu isimlerini?

Hatırlıyor musunuz Paşa’nın adını? Peki, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın adı neydi?

Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısının adı…

Duydunuz mu adını 2 ay boyunca?

Doktorlarımız televizyon ve radyoları gezip “ilaç istiyoruz” diye bağırırken duydunuz mu isimlerini?

Duymadık!

Tam da bizim doktorlar BRT’de “Türkiye’de bir milyon adet stoklanan Favipiravir isimli ilaçtan isteriz” derken TC Enerji Bakanı “Yavuz” sondaj gemisini gönderdi…

“Yavuz geldi, Favipiravir gelmedi” diye yazı yazdım. Afrika okurlarından kızanlar oldu…

-“İlaç istemeyiz” dediler, “Yazma”! Ben doktorların sözcülüğünü yaptım. Onlar ilaç yok dedi, ben yazdım. Kamu görevi yapıyoruz burada. Tabiplerin acil ihtiyaçlarını yazmak da görevimiz…

Israrla yazdım ilaç gelmedi diye. Tek bir açıklama yapılmadı, tek bir kare fotoğraf yayınlanmadı…

Zor zamanda “et ve tırnak” olmadığımızı, kendi halimize terk edildiğimizi göstermek için yazdım…

Duydunuz mu karantina günlerinde TC’li herhangi bir yetkilinin adını? Gölgesini gördünüz mü?

Çok merak ediyorum, sığınaklara mı inmişlerdi…

Karantinanın kepenkleri ağır ağır kalktı, hepsi birden sahneye çıktı!

Milli Savunma Bakanı’nın adı meğer Hulusi Akar’mış. Karantina yumuşayınca adını duyduk…

-Kıbrıslı Türklerin Doğu Akdeniz’deki hakları, diye bir nutuk salladı… 

TC Savunma Bakanı nutuk sallarken, TC Savunma Bakanı’na bağlı olan KKTC Sahil Güvenliği kıyılarımıza tecavüz eden Türkiyeli gırgır ve trol balıkçı teknelerine müdahale etmedi. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı en başta Marmaralı balıkçılar gasp ediyor. Yarını düşünmeden Akdeniz’in ekolojik çeşitliliğini ve balık yumurtalarını talan ediyorlar…

Karantina günlerinde TC Dışişleri Bakanı’nın adını duydunuz mu?

Birkaç gün önce hatırladı o da bizi, “Rum tarafı hariç Doğu Akdeniz’de herkesle çalışmaya hazırız” dedi…

Birkaç gün önceye kadar TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da sesini hiç duymadık.

Fuat Oktay tek bir oy almadan Erdoğan tarafından kendi yardımcısı olarak atanan bir bürokrattır. Teknik olarak siyasetçi sayılmaz, atanmıştır…

Atanmış Fuat Oktay diyor ki, “Yardım istemek için AB’ye, IMF’ye, Dünya Bankası’na mektup yazmaya gerek yoktu, biz Kıbrıslı Türkleri kimseye muhtaç etmeyiz”! Yardım istemek için mektubu Mustafa Akıncı yazdı. Korona öncesine döndük, TC Devleti Mustafa Akıncı’yla çelikçomak oynuyor yine…

Mustafa Akıncı’nın mektup yazmasından neden rahatsız oldular dersiniz?

Kendi denetimleri dışında dünya ile konuşmamıza bile tahammülleri yok, çünkü rehineleriyiz!

Oktay’ın BRT’de canlı yayında “Biz Kıbrıslı Türkleri kimseye muhtaç etmeyiz” dediği sırada, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yangın uçakları ve helikopteri BRT stüdyosunun üzerinden geçmekteydi… 

“Biz sizi kimseye muhtaç etmeyiz” demek sadece kendimize muhtaç ederiz demektir. Bu toplumla 46 sene çelikçomak oynadınız, ama biz sizin çomarınız değiliz!

(8 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author