Şener Levent – Cami provokasyonlarını büyütüyorlar…
İşin içinde bir bit yeniği olduğu bundan da anlaşılıyor…
Bilinen makamda herkes nağmesini okuduktan sonra işte assolist de sahneye çıktı sonunda…
Kelamı ayet…
Tayyip Erdoğan…
“Güney Kıbrıs’ta yapılanlar karşılıksız kalır mı?” diyor…
Ne yapılmış?
İki camiye saldırı…
Birine Molotof kokteyli atılmış…
Diğerine de Bizans bayrağı asılmış…
“Bunlar karşılıksız kalır mı?” ne demek?
Karşılıksız kalmayacak demek…
Ne yapacak peki?
Nasıl bir karşılık?
Bizim gazetemizi buradaki kitlesine hedef gösterirken söylediği sözleri hatırlıyor musunuz?
“Oradaki kardeşlerim gereken karşılığı verecek” demişti…
Tıpkı şimdiki gibi yani…
Talepleri var herkesin güneydeki hükümetten:
“Saldırganlar derhal bulunup cezalandırılsın…”
Öyle mi?
Sanki siz bulup cezalandırdınız bize saldıranları…
İki yıl geçti aradan…
Hani nerde o dokuz saldırgan?
Bizi gazetede linç etmeye gelenler…
Nerde?
Mustafa Akıncı bile sormadı hiç…
Ama şimdi cami için Rumlara soruyor…
-Derhal yakalayıp cezalandırın, diyor…
***
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin tehditleriyle devam eden gerginlik karaya da yayılacağa benziyor…
Daha ciddi, daha büyük boyutlarda bir provokasyon kesinlikle ortalığı karıştırır adada…
Çatışma çıkar…
Tayyip Erdoğan sanki bu anı bekliyor…
Suriye’yi karıştırdı…
Libya’yı karıştırıyor…
Kıbrıs da buna dahil edilirse hiç şaşmayın sakın…
Talimatlarını hiç tereddüt etmeden yerine getirmeye hazır silahlı militanları var…
Cihatçıları var…
Son zamanlarda kanlı terör örgütü IŞİD’in güneyde yuvalandığına dair haberler sızıyor…
Ciddiye alın bunları…
Bu cami provokasyonları bu kadar büyütüldüğüne göre, çok ciddiye alın hem de…
Provokasyonlarla iki toplumu çatışmaya sürüklemek bir gelenektir bu adada…
***
Kuzeydeki Kıbrıslıtürk toplumunun en büyük zaafiyeti Türkiye’ye hiç ses çıkarmamasıdır…
Herkes Amerika’daki Trump’a faşist, ırkçı diyebilir, ama kimse Tayyip Erdoğan’a laf edemez…
Karikatüristlerimiz her şeyin ve herkesin karikatürünü çizebilir, ama Erdoğan’ çizemez…
Filistin topraklarını işgal ve ilhak eden İsrail’e barışçılarımız işgalci diyebilir, ama Kıbrıs’ta aynı şeyi yapan Türkiye’ye işgalci diyemez…
Kıbrıs’ta çözüm ve barış mücadelesi ancak tehlike sınırına kadar…
Mayın tarlasına kimse giremez…
Doğalgaz meselesinde Tayyip önde, biz arkada, kör topal gidiyoruz…
Bizim adımıza konuşuyor…
Bizim adımıza işler çeviriyor…
Kimse bir şey demiyor…
Biz Rum tarafı ile anlaşmaya bakacağımıza Tayyip’in ağzına bakıyoruz…
Ruhsat vermişiz de, bizim adımıza denizde arama yapıyor!
Ne komik!
Sanki bizim birine ruhsat verme yetkimiz var…
Eğer bir gün yine kanlı bir çatışmanın içinde bulursak kendimizi, şimdi sustuğumuz için çok pişman olacağız…
***
Güney ile kapıları açmayanların tavrı da çok kuşku verici…
Kim açmıyor kapıyı?
Bizim kuklalar mı?
Yoksa Türkiye mi?
Tayyip Erdoğan açın dese hemen açmazlar mı?
Bu memlekette Erdoğan’a hayır diyecek siyasetçi mi var?
Efendim, Tatar açmazmış…
Siz de inandınız değil mi?
Türkiye’ye laf edemeyeceğiniz için işinize gelir inanmak…
Hiç inanmam ben…
Kapılar kimin kontrolünde?
Askerin…
Yani Türkiye’nin…
Yani Tayyip Erdoğan’ın…
Şu rezilliğe bakın…
Güneyde çalışanlara söylediklerine…
-Gidin de geri dönmeyin!
Dönerlerse ne olurmuş?
14 gün karantinaya sokarlarmış…
Karantina ücretini de kuzu kuzu işçiler ödermiş!
Daha da büyük rezillik şu:
Güneye kapıları açmıyorlar, ama Türkiye’ye açacaklar…
Hem de koronanın hızla yayıldığı Türkiye’ye…
Sağlam bir muhalefet yok ki bu memlekette…
Eğer olsaydı altını üstüne getirirdi yerin şimdi…
***
Yazının başında da yazdığım Tayyip Erdoğan’ın sözleri çok tehlikeli…
Niçin yazdım bunu?
Kimsenin bu sözlere tepki göstermeyeceğini bildiğim için…
Tıpkı bizi hedef gösterdiği zaman olduğu gibi…
(10 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)