2020 Protokolü soykırımın bir adımıdır!

Aziz Şah – 2000’lerin başında Süleyman Demirel cumhurbaşkanı olarak son ziyaretini sömürge topraklarına yaptı. Rauf Raif Denktaş ile omuz omuza durdular tarihe karşı!

Sarayönü’nde üç taş yan yana dizildiler…

Denktaş, Demirel ve Dikili Taş…    

Demirel cumhurbaşkanı olarak son ziyaretini yaparken Denktaş da ona bir kıyak yaptı: Dikilitaş’ta bir miting düzenledi…

Üç taş yan yana durdular, Kıbrıs tarihine nasıl taş koyduk diye ufka baktılar…

O günlerde Mustafa Akıncı başbakan yardımcısı; “Polis sivile bağlansın” deyince karşısında General’i buldu…

Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı,

-“Her ihanetin bedeli vardır ve bu bedel ödenecektir… Oklar hedefe ulaştıkça ve hedefin kalbine girdikçe, canı yananların bağırtısını duyuyorum ve bir kez daha ne kadar haklı olduğumu görüyorum…”

İşte o günlerde Demirel sömürgeye son ziyaretini yaptı. Denktaş ise bir rapor yazarak kendi toplumunu jurnalledi…

O günlerin gündemi protokol, dayatma paketi, enflasyon, devalüasyon, üstüne de banka iflasları!

Söylemeden geçemeyeceğim. Avrupa-Afrika içi boşaltılan bankaları varan-1, varan-2, varan-3 diye yazarken diğer gazeteler batan bankaların reklamlarını yapıyordu ki halk uyanmasın! 1997’den beri Avrupa-Afrika “Uyan artık, uykudan uyan esir Kıbrıslı” dedikçe, basının geriye kalanı masal anlattı. Bankalar batarken de öyleydi…

Denktaş bir rapor yazdı Demirel’e. Türkiye’den gönderilen paranın kontrolü KKTC hükümetlerine verilmesin dedi. Ayrıca hükümetin tepesinde “Milli Koordinasyon Kurulu” vardı o günlerde: “Denktaş ve komutanlar”…

20 sene önce “Milli Koordinasyon Kurulu”, 20 sene sonra “Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü”…

Ekonominin en tepesinde Ankara’dan atanmış sözde KKTC Merkez Bankası’nın TC’li müdürü. Bankaların içi boşaltılırken görmeyen, duymayan, bilmeyen müdür…

Denktaş Demirel’e bu koşullarda rapor sunup; hükümetin Türkiye’den gelen paraları çarçur ettiğini ve hükümetin denetimine para verilmemesini talep etti!

Denktaş’ı yanıtlayan Mustafa Akıncı “Bu memleketin baş sorunu enflasyondur” dedi…

Bugünkü tartışmaların aynısı! Sadece bugün Ankara Kıbrıslı Türklere TL borç verip Dolar üstünden borçlandırırken enflasyondan, devalüasyondan, eşitsiz mübadeleden bahsedecek zekada ve cesarette siyasetçi yok…

12 Mayıs 2000 tarihli meclis oturumunda Akıncı dedi ki:

“Direksiyon elimizde değil. Enflasyonu %20’ye indireceğiz diyemiyoruz. Çünkü parayı biz idare etmiyoruz. Para politikamızda söz sahibi olmayı başaramadık. Hükümetiyle muhalefetiyle kendi para politikamıza sahip olma yeteneğini isteyelim. İstediğimizde alabilir miyiz? En azından mücadelesini vermek zorundayız”…

Hep yazarım, hep söylerim: Devlet olmanın temel kriteri para politikası, maliye, bütçedir. Para politikasında bağımsız olamayan ‘devlet’ devlet değildir!

20 sene önce Denktaş Demirel’e rapor sunup Ankara’nın KKTC’nin tüm ekonomik yetkilerine el koymasını talep etti.

2000’den 20 sene sonra, 2020’de imzalanan TC-KKTC protokolü ile Ankara bütün yetkileri Kıbrıslı Türklerden aldı. TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı siyaset tekelini eline aldı. Bakanlıklara kayyum atandı. Mali politikayı belirleyecek hiyerarşi protokolde şu sıra ile verildi:
1. Kıbrıs İşlerinden Sorumlu TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı
2. TC Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü
3. TC Teknik Heyeti
4. TC Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi
5. KKTC Teknik Heyeti
6. Uygulama Birimleri

Denktaş’ın 20 sene önce talep ettiği bugün gerçek oldu. KKTC bir soykırım rejimidir. Denktaş “Kurucu lider” değildir, gömücü liderdir!

2020 protokolü ekonomik ve siyasi soykırımın bir adımıdır sadece!

(12 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author