Aziz Şah – Tam memlekette esasa ilişkin konuya gireceğiz, savcı yargıca yeni bir tanığım var diyor…
Yargıç tanığı kabul ediyor…
Palyaço kıyafetlerinde yüzü boyalı bir soytarı giriyor içeri tanık diye…
Tarihin gördüğü en rezil teslimiyet anlaşmalarından biridir 2020 mali protokolü…
Eşi benzeri yok!
Eşi benzeri olmayan Korona koşullarında eşi benzeri olmayan bir şekilde imzalandı…
Videodan el salladı Ankara’daki efendisine Lefkoşa’daki işbirlikçisi Tatar…
Acelesi mi vardı bu protokolün imzalanmasının? Korona şartlarında videoda tören düzenleyip imzalamak yerine beklenemez miydi? Alelacele imzalandı, imzalanacağını Anadolu Ajansı’nın yaptığı haberden öğrendi herkes! Sonucunda da TC’den KKTC’ye para gönderilmedi, KKTC baştan iç borçlanmaya gitti…
Acil olan askeri bütçenin parası da gelmedi. Neden acele edildi o zaman?
Bugüne kadar altına imza atılan bütün rezaletlerin toplamı olan bu protokolün bir bağlayıcılığı var mı?
2010 yılında imzalanan protokolde KIB-TEK’e yatırım yapılmayacak dendi. 2010’dan beridir kaç hükümet değişti, kaç enerji bakanı, kaç KIB-TEK yönetimi, kaç EL-SEN yönetimi…
2010 protokolünde yazan oldu: KIB-TEK’e yatırım yapılamadı. Son jeneratör çatlayana kadar gidecek bu böyle…
İmzalanan protokollerin amacı “Kıbrıs Türk toplumunun üretim yapmasının koşullarını oluşturmak” diye açıklanır, ama her protokol ile üretimden biraz daha koparılırız…
Borç-hibe-sömürge çarkı böyle çalışır. Hiçbir borç ve hibe geri ödensin diye verilmez. Önce ülkeyi sonra zihinleri sömürgeleştirmek için verilir…
IMF de, Dünya Bankası da, USAİD (ABD yardım fonu) da, AB fonları da, TC Elçiliği ve Kalkınma Ofisi fonları da aynı mantıkla çalışır…
Hiçbir fon ve hibe karşılıksız değildir. Sovyetler Birliği’nin yardımları da böyleydi. Sovyetler de yardım ettiği ülkelere ideolojik mevzilenme için yardım ederdi. Kurtuluş Savaşı’na Lenin’in gönderdiği yardımlar da, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayileşmesine Sovyetlerin gönderdiği sermaye, teknik ve bilgi birikimi yardımı da, Afrika kıtasına yapılan yardımlar da, Suriye’ye yapılan yardımlar da…
Bakın, Sovyet Rusya’nın yardımları sonucunda bugün kapitalist Rusya Suriye’de mevzi tutmuştur. Suriye-Sovyet dostluk anlaşmalarına dayanarak Rus askerleri Suriye’yi mesken tuttu…
Bu yüzden Çin Korona salgını sırasında dünyanın dört bir yanına yardıma koştu…
Hiçbir yardım, hibe, yatırım karşılıksız değildir.
Bütün fon ve hibe sistemi “bağımlı olmaya bağımlı olma” ideolojisini besler. TC ile imzalanan protokollerin işlevi budur; AB ve ABD’nin hümanizm kılıfı altında çeşitli projelerde bir grup asalağa dağıttığı para bağımlılığın çimentosudur…
Biz “tam bağımsızlıkçılar”, o çimentoya balyoz indirdikçe, soytarılarını salarlar üstümüze…
Paçalarımıza sarılırlar, kollarımızı tutarlar, taşlarlar…
Kıbrıslı Türklerin bütün siyasi erki bir protokol ile Ankara’da “TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı” adındaki bürokrata devredildi alelacele. 10. Geçici Madde’den beter bir protokol imzalandı!
Ardından bir uçak geldi Türkiye’den sömürgeye. Sömürgeci sermaye sömürge yasalarına bile uymamış…
Bir hafta önce KKTC ile ilgili bütün yetki TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na devredildi, bir hafta sonra ise sömürgede bağımlı olmaya bağımlı olanlar bir suçlu arıyor…
-Suçlu Ersan Saner’dir, dedi bir soytarı…
Kimdir bu Ersan Saner?
Komutan mı, vali mi, sömürge işleri koordinatörlüğü bürokratı mı?
-Sömürgecinin odacısı “KKTC Turizm Bakanı”!
Sen neymişsin be abi!
Yaz Ziya, işgalci ile uğraşmamak için yaşasın kuklalar!
(19 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)