Aziz Şah – 2 Temmuz 1993 Madımak katliamının 27. yılında bir asker tanık konuştu…
27 sene sonra ifadesini okurken ister istemez aklıma 22 Ocak günü Afrika gazetesine yönelik linç saldırısına, sözlü olarak “müdahale etmeyin” talimatı almasına rağmen emirleri dinlemeyerek müdahale eden eski Adli Şube Müdürü Ali Savaş Altan geldi…
Sivas katliamının tanığı asker Mesut Fidançiçek anlatıyor:
“Yakılma olayından 15 dakika önce biz olay yerine geldik. Biz o gün haberleri izliyorduk, bir hareketlilik olduğunun da farkındaydık, o gün tüm izinler iptal edildi… Otelin önüne gittik. Askerler belli bir nizamda olay yerinde dizildiler. Bizi alanda konumlandırdılar. Gergin bir ortam vardı. Bana çok büyük bir kitle gibi gelmedi. Tekbir sesleri vardı. Şaşkınlık içerisinde izliyorduk. Orada insanların yakılacağını, öldürüleceğini düşünemiyorsun, durduk sadece. Neden geldik, neden geri götürüldük biz de anlamadık… Ne kalkan ne cop ne de başka bir alet. Silahımda kurşun olmadığını da orada fark ettim. Diğer askerlerin de… Askerin gidişi geç oldu, çünkü bizim gidişimizden yaklaşık beş-10 dakika sonra otel yakıldı. Müdahale de edemezsin. 15 bin kişiden oluşan bir grup vardı. Geç kaldık. Olayların bu raddeye geleceğini tahmin edemiyorduk. Bizim oraya götürülme sebebimiz sadece katliamı izlemekti. Olay yerine geç getirildiğimiz için tek yaptığımız şey katliama tanıklık etmekti.”
2018’de Ali Savaş Altan’a verilen talimatın aynısı yaşandı 1993’te…
-Copsuz, kalkansız, kasksız, çelik yeleksiz birkaç adamını gönder, demişlerdi Altan’a…
Madımak otelinin etrafına gönderilen askerlerin de ne kalkanı ne copu ne de silahında kurşunu vardı…
Altan bu emri dinlemedi, “anayasaya aykırıdır” dedi, “talimatı yazılı verin” dedi. Vermediler…
Adli Şube Müdürü Ali Savaş Altan bu emri dinlemedi, adamlarını yığdı gazetenin kapısına…
Emri dinlemediği için açığa alındı. Emri dinleseydi rütbe alacaktı…
Ali Savaş Altan o gün bir tercih yaptı: Ya Sivas katliamı tanığı asker gibi 27 sene sonra çıkıp itirafta bulunarak vicdanını rahatlatmaya çalışacaktı; ya da linç esnasında yapması gerekeni yapacaktı…
2000 yılında Avrupa gazetesine komplo düzenleyen polis ve askerler rütbe aldılar…
2018’de emrindeki polislere Afrika gazetesi yazarlarını koruma emri veren Altan cezalandırıldı…
Birkaç kez karşılaştım yolda sokakta, 22 Ocak günü Afrika gazetesinin kapısında Madımak katliamını yapan güruha karşı direnen bir avuç polisle. Hep aynı şeyi söylediler…
-Göğüs kafesimiz çatladı!
-Göğsümüz aylarca ağrıdı!
-Göğsüm…
-Kaburgam…
İşte, Ali Savaş Altan’ın en tepeden verilen “Afrika gazetesine yapılan saldırıya müdahale etmeyin” talimatını dinlemeyerek kapımıza yığdığı bir avuç polisin çatlayan kaburgaları sayesinde nefes alırız bugün…
2 Temmuz’da daha iyi hissediyorum bunu, Sivas katliamı tanığı askerin ifadesini okuduktan sonra:
“Bizim oraya götürülme sebebimiz sadece katliamı izlemekti. Olay yerine geç getirildiğimiz için tek yaptığımız şey katliama tanıklık etmekti”…
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar hukuka müdahale edildiği gerekçesi ile istifa etti…
Polis müdürü Altan emirleri dinlemeyerek canımızı kurtardı, açığa alındı…
Bir yargıç ve bir avuç polisin “aykırı” olması sistemin karakterini değiştirmez. Keza sistem onları cezalandırdı…
(3 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)