Aziz Şah – Gemilerle ve uçaklarla korona vakaları geliyor Kıbrıs’a…
Bütün dünya alarm verirken kumarhanecilerin hükümeti sonuna kadar açtı kapıları…
Sosyal medyanın gayya kuyusunda Hasan dayı bağırıyor…
-Geberdeceksiniz bizi bunun içinde!
Sosyal medyanın gayya kuyusunda bilmem ne sendikası bildiri yayınlıyor…
-Ne oldu pandemi hastanesi?
Hasan dayının serzenişi ile sendika arasında nitelik olarak bir fark kalmadı…
Sendikalar varoluşlarını çok uzun zamandır bildiri yayınlamak üzerine oturttular. Eylem diye de çok çok kara çelenk bırakırlar bir kapıya…
Bıçak kemiğe dayandığında ise toplanır 10-15 baş bir pankartın arkasında “toplumsal yokoluş hatırası” fotoğrafı çekinir, albüme koyar…
Bu noktaya öyle kolay gelinmedi. Meydanlarda toplanan 80 bin kişiyi ihanetlerle yıldırıp 800 kişiye düşürürken sendikaları da bildiri yayınlayan faks makinesine çevirdiler…
Şimdi bunun derli toplu bir özeleştirisini yapın desek sendika yönetimlerine, ‘bildiri-kara çelenk-kınama’ kısır döngüsünün zaten bir sorun olduğunu düşünmüyor sendika bürokrasisi!
Onlar için sorun öfkeli halkın sokağa dökülmesi!
O zaman görün siz o bürokratları, elleri ayaklarına karışır öfkeli halkı sakinleştirmek için…
Ne özeleştirisi? Bu memlekette ha sendika kongresi ha UBP kurultayı… İkisi arasında hiçbir fark yoktur!
Gombinacılık, listecilik, adam kesmece, adam asmaca, kadınları listenin sonuna atmaca, meyhanelerde gizli toplantılar, masanın altından liste dağıtmalar…
Siz hiç sendikal strateji tartışarak yapılan seçim gördünüz mü?
“Sınıf içinde mevzilenmek”, “yeni işyerlerinde örgütlenmek”, “kurumların peşkeşine karşı stratejiler” falan filan yoktur…
Bu yüzden ha UBP kurultayı derim, ha sendika seçimi!
Kumarhanecilerin çıkarlarını gözeten UBP-HP karar aldı, koronaya açıldı kapılar sonuna kadar…
Bir memleketin sınırlarını ve gümrüklerini iki teşkilat tutar: Silahlı kuvvetler ve gümrüklerde-limanlarda örgütlü sendikalar!
Sendikalar sırf bildiri yayınlamak yerine, gümrük, kapı, liman çalışanları içerisinde gerekli örgütlenmeyi yapsaydı ne gemi gelebilirdi ne uçak inebilirdi!
Senelerdir gombinacılık yerine yoldaşlık yapsaydınız birbirinize, Hasan dayının sosyal medyada bağırıp çağırmasından farkı olurdu bildirilerinizin…
Hava kontrolörleri uçakları indirmezdi, uçaklar inemesin diye pistleri araçlarla kapatırdınız; deniz limanları çok daha zordur bu anlamda, oralarda farklı önlemler alınması gerekirdi…
Yani sendikaysanız eğer, sendika gibi davranırdınız. Hasan dayının serzenişinden farkı olurdu “eyleminiz”in…
Bu memlekette her gün işçi mücadelesi olmaz. Son 3-4 senede bir Ercan’ın yer işlerini yapan CAS’ın işçileri ile son olarak Güneyin Emekçileri meydana çıktı. Arada da KIB-TEK çalışanları…
Aralık-Ocak-Şubat soğuklarında meclisin önünde yatan CAS işçileri “Yaz gardaş, genel grev isterik, bugün bizim hakkımıza uzanan el yarın herkesin hakkına uzanır” dedi, yazdım bu gazetede…
İşçiler genel grev talep edecek bilinçteydi, sendikacılar bunu anlayacak durumda değildi…
Korona günlerinde bütün dünyada sağlık emekçileri eylemler yaptı. Bizim memlekette ise 6. ayın sonunda bir pankart açıldı…
Bırakın gümrük çalışanlarını, doktor ve hemşireler grevlerle sınır kapattırdı hükümetlerine birçok ülkede. Grev yapa yapa tıbbi malzeme aldırdılar!
Güneyin Emekçileri döküldü sokağa Korona günlerinde, sendikalar onlara da sırtını döndü. Güneyin en büyük sendikal yapısı PEO’nun kuzeydeki kardeşi DEV-İŞ Güneyin Emekçileri’ni görmezden geldi…
Bildiri yayınlayın siz, gazetelerde boşlukları doldursun!
Kuklalara sallamak kolay, sendikal örgütlenme ise zor…
(4 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)