Aziz Şah – Bilişim Suçları Yasası liberaller, milliyetçiler ve faşistlerin işbirliği ile yapıldı…
Liberal “solcular” yasayı kamuoyu önünde militanca savundu. Mustafa Akıncı imzayı bastı. Yasa yürürlüğe girdi…
24 saat içinde bir sendikacı ifadeye çağrıldı, ardından da gazeteciler…
Ne yapalım şimdi? Zivaniya içip “yef” mi çekelim, yoksa “yes” mi çekelim?
Yes be annem!
Müteşekkirim hepinize efendiler ve hanımefendiler…
“Anavatan”daki “soydaş” solcularla oturup Kıbrıs’taki işgal rejimini anlattığımız zaman, “Ama sizde hiç düşünce suçlusu bile yok” diyorlardı. Bu yasadan sonra bol bol suçlumuz olacak…
“Bilişim Suçları Koğuşu” olacak yapılan yeni hapishanede…
Bize Bilişim Suçları Yasası yetmez, Vatan Hainliği Yasası yapın…
Sayın sömürge valisi, bu yasayı lütfen meclisteki “solculara” yaptırın; İTEM’i, Bileşik Faiz’i, Mobese’yi, Bilişim Suçları’nı yaptırdığınız gibi…
Öyle terör yasasıymış, Bilişim Suçları Yasası’ymış, yargı reformuymuş, uğraşmayın böyle şeylerle…
Yapın bir Vatan Hainliği Yasası, dere tepe dümdüz…
Yasak kelimeler listesi olsun Abdülhamid zamanındaki gibi…
“Burun” kelimesi bile yasaktı Abdülhamid zamanında, padişahın burnu büyük olduğu için…
Bizde de “Kel” yasak olsun, Denktaş’tan bugüne kelimiz çoktur…
Abdülhamid’in gazetecilere dağıttığı bir yasak kelimeler listesi vardı:
İhtilal, istibdad, oligarşi, parlamentarizm, parlamento, cemiyet, cumhur, cumhuriyet, hürriyet, demokrat, radikal, sansür, sosyalizm, isyan yasaktı…
Evet, “sansür” kelimesini sansürleyen bir istibdad…
Grev, suikast, anarşi, dinamo, dinamiti, infilak, kargaşalık kelimeleri yasaktı…
Hal, kıtal, Kanuni Esasi, vatan, müsavat (eşitlik) yasaktı…
Kaybedilen ve satılan toprakları anmak yasaktı; Bosna, Hersek, Makedonya, Girit, Kıbrıs…
Yıldız kelimesi “Yıldız Sarayı”ndan dolayı yasaktı…
Bu satırların yazarının kullanmayı çok sevdiği istibdad ve beynelmilel kelimeleri de yasaktı yahu…
İstibdada istibdad demek suçtu, bugün işgale işgal ve savaşa savaş demenin suç olduğu gibi…
Veliaht, Ayan azası, bomba, Mithat Paşa, Kemal Bey, inkılap, tahtakurusu yasaktı…
Tahtakurusu özellikle yasaktı, “tahtın kurusun” anlıyordu çünkü padişah bundan…
Hasta kelimesi yasaktı, çünkü Avrupalı emperyalistler Osmanlı İmparatorluğu’na “Hasta Adam” diyordu…
Kardeş kelimesi de tahtan indirilen Sultan Murad’ı kast ettiği düşünüldüğünden dolayı yasaktı…
Kimya formüllerinde “0=AH” demek yasaktı, AH’nin Abdül Hamid olduğu düşünüldüğünden…
Abdülhamid’in yasakları gibi bir Bilişim Yasası yaptınız, zamanında İngiliz sömürgecilerinin EOKA’ya karşı çıkardığı “yasadışı cemiyete ait yayın bulundurma” suçunu da iliştirdiniz içine…
Neo-Osmanlıcı British bir yasa yapmışsınız!
EOKA’ya karşı yapılan yasayı kullanıyorsunuz her fırsatta!
Bir de yasak listesi yayınlayın Abdülhamid gibi, ardından da bir Vatana İhanet Yasası…
1870-71’de Fransa-Almanya savaşı sırasında Paris’te devrim olmaktaydı, Paris Komünü kuruldu. Alman emperyalizmine karşı Paris Komünü’nü savunan Alman devrimciler Wilhelm Liebknecht ve August Bebel bu yüzden vatana ihanetten yargılandı…
Bize vatana ihanetten yargılanmak koymaz; ne olduğumuzu, kim olduğumuzu, bu vatanın Kıbrıs vatanı olduğunu biliyoruz…
Peki, siz bu vatanın adını bile bilmeyenler, siz kimsiniz?
İstanbul’da gazetecilere “Kıbrıs”ı yazmayı yasaklayan Abdülhamid’in torunları mısınız?
(18 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)