Aziz Şah – Selahattin Demirtaş bir Kürt değil de Çeçen olsaydı ve Rus hapishanesinde rehin tutulsaydı, Batı dünyası Rusya’ya “Selahattin Demirtaş yaptırımları” uygulayacaktı…
Rus şirketlerine ekonomik ambargolar uygulanacak ve Rus diplomatlar Batı ülkelerinden kovulacaktı…
Gazeteciler Suriye’de ölen Rus istihbaratçılarını yazıp hapse atılsaydı, Uluslararası Ceza Mahkemesi devreye girmişti…
Afrin Suriye’de değil de Ukrayna’da olsaydı, Rusya da gidip işgal etseydi, Moskova bir ambargo ve yaptırım dalgası da oradan yiyecekti…
Rusya bir Rus toprağı olan Kırım’ı bir referandumla Ukrayna’dan geri aldığı için yaptırımlarla yüz yüze kaldı ama AB ve ABD Afrin’e kaymakam atayan Türkiye’ye hiçbir yaptırımda bulunmadı…
Rusya Kırım’ı tankla topla tüfekle zapt etmedi. Referandum yaptı. Bunun bedelini ödüyor…
Türkiye’nin Irak ve Suriye’de davetsiz olarak yaptığı askeri harekâtları Rusya yapsa, yiyeceği ambargonun haddi hesabı yoktur…
Duymuşsunuzdur bir Rus muhalifi zehirlenmiş, karşılığında Rusya-Almanya arası hayati öneme sahip Nord Stream 2 doğalgaz boru hattının askıya alınması gündemde…
2005 yılında Lübnan başbakanı Hariri öldürüldü. 1989 yılında Lübnan iç savaşına son veren Taif anlaşmasına göre taraflar arasında dengeyi sağlamak için Lübnan’da bulunan Suriye Arap Ordusu bir gecede bu suikast bahane edilerek Lübnan’dan çıkarıldı. Çünkü Suriye haydut bir devletti…
Kıbrıslı Rumlar o zaman sevindi, “Türk ordusu da böyle çıkacak” dedi Rum Dışişleri…
ABD Dışişleri cevap verdi: Türkiye Suriye değildir!
Alın işte Kıbrıs… 46 senedir uluslararası hukuku paspas etti Türkiye. Ne Cenevre konvansiyonu ne Londra-Zürich anlaşmaları bıraktı… Önce Rumları, ardından da Kıbrıs Türk toplumunu haritadan sildi göçe zorladı… Rusya’nın Kırım’dan dolayı Batı’dan yediği ambargo ve yaptırım Kıbrıs için hiç gündeme gelmedi…
Kıbrıs’a Türkiye silah zoruyla hakim oldu, Rusya Kırım’a referandumla. Rusya işgalci ve ilhakçı diye suçlanır. Kıbrıs’ın kuzeyinin ise Türkiye’nin “alt yönetimi” olduğunu söyleyebildi ancak AİHM…
Çin kendi karasularına yapay adacıklar inşa ettiği için Çin şirketleri yaptırıma maruz kalırken, TC Kıbrıs Cumhuriyeti’nin karasularında istediği gibi korsan faaliyette bulunabilir. Türkiye’nin korsan faaliyette bulunan gemilerinde Batılı şirketler hizmet verir…
Batı emperyalizmi açısından Rusya, Çin, İran veya Suriye’nin suç olan eylemleri, Türkiye yaptığından haktır…
Bu kadar basit.
Siyasal tahlilde üç değişmez vardır: Tarihsel ilişkiler, ekonomik ilişkiler ve moment (yaşanan an/konjonktür)…
Almanya ile 150 yıllık ve ABD ile 75 yıllık ilişkilerin yanısıra Türkiye’de yatırım yapan emperyalist şirketlerin varlığıdır bugün Erdoğan istibdadının ikbalinin garantisi.
“AB liderleri Türkiye’ye yaptırım uygulamak için toplanıyor” diye haber geçer ajanslar. Beni bir gülme tutar…
TC sanayisinin omurgası Alman, Fransız, İtalyan ve diğer emperyalist Avrupa ülkelerinin yatırımlarıdır. Merkel kendi şirketlerine mi yaptırım uygulayacak?
Fransız Renault ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin OYAK’ı ortak! Macron Renault’ya mı yaptırım uygulayacak?
Rusya ve Çin Türkiye’nin yaptıklarının yarısını yapsa yaptırım ve ambargoya boğulurdu. Çünkü Rusya ve Çin Batı emperyalizminin tarihsel düşmanıdır ama Türkiye Batı emperyalizminin vazgeçilmezidir. Türkiye’yi kimin nasıl yönettiğinin hiçbir önemi yoktur…
Erdoğan istibdadının hem içte hem dışta en sıkışık olduğu zamanda bu sebepten geldi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Türkiye’ye destek vermeye…
Erdoğan’ın huzuruna çıktı el etek öptü…
(9 Eylül 2020 tarihli Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)