Bir linç kahramanının portresi

Aziz Şah – 6-7 Eylül 1955 katliam, tecavüz, yağma, linç olaylarının 65. senesindeyiz…

Türk-Yunan gerilimi aynı 65 sene önceki gibi hat safhada. Atatürk’ün Selanik’teki evine Türk istihbaratı bomba attı. Kıbrıs’ı meseleleştirmek için kurban edildi Türkiye’de kalan son Rumlar…

6-7 Eylül 1955 pogromunun örgütleyicisi Orhan Birgit’in yeni çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu ile birlikte…

1945’te bilfiil Tan Matbaası baskınında ve 1955’te bilfiil 6-7 Eylül etnik temizliğinde yer almış olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Birgit bugünkü CHP’nin “aydınlık” üç yüzüyle birlikte…

Orhan Birgit 6-7 Eylül katliamını örgütleyen “Kıbrıs Türktür Cemiyeti” başkanı ve kışkırtıcı bildirileri kaleme alan devletlû şahsiyetti. Daha sonra bu hizmetlerinden dolayı bakan da oldu…

Önce faşizm ikliminde, Soğuk Savaş’ın en soğuk ilk günlerinde, 1945’te Tan Gazetesi ve Görüşler Dergisi’nde demokrasi mücadelesi veren Sertel’leri, Aziz Nesin’leri, Sabahattin Ali’leri hedef aldılar…

1945 Tan Matbaası baskınını yapan faşistleri CHP İstanbul İl Başkanlığı örgütledi…

Bu sebeptendir Aziz Nesin, Tan baskınını anlattığı meşhur “Ey Türk faşisti!” yazısında matbaa basacak faşistlerin ihtiyaç duyacağı baltaların CHP ambarlarında olduğunu söyler:

“Ey Türk Faşisti!

Birinci vazifen Türk matbaalarını yıkmak, makineleri ısırmak, demirleri dişleyip duvarlara saldırmaktır. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli, gazeteleri çamurlara serip üzerinde ağzın köpürünceye kadar tepinmektir. Bu temel partinin hazinesidir. Bir gün nümayiş yapmak için emir alırsan, bütün polisleri yanı başında bulacaksın.

Meydanlarda, kitaplarını yaktığın, namuslu insanlar, bütün dünyada eşi emsali görülmemiş şekilde işkenceye tabi tutulabilir. Emniyet müdürlüğümüzde dövülebilir. Demir Ahmet tarafından sövülebilir. Bütün malları mülkleri zapt edilmiş, matbaaları yıkılmış, gazeteleri kapatılmış, evleri tarumar edilmiş, çoluk çocuğu dağıtılmış, haneleri işgal, kendileri perişan edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere Amerika’dan borç dahi alınabilir. Hatta bu borç alınan paralar ziyafetlerde yenilebilir.

Ey faşist yumurcakları!

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi bütün bu yapılanları kafi görmeden, vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta, Halk Partisi’nin ambarlarında mevcuttur.”

Bugün 2020’de CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile 1945’te CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın ambarlarından faşistlere kazma ve balta dağıtan Orhan Birgit aynı fotoğraf karesinde…

Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’na diyeceğim bir şey zaten yok. “Gandhi Kemal” her fırsatta Beşparmak dağlarında yılan avlar, Ekrem İmamoğlu da imamın abdest suyu gibi Denktaş’ı sayıklar…

Bugün 12 Eylül!

Eylül’ün 12’si…

Ey Türk gençliği…

Her gün Samsun’a çıkılmaz…

Bugün de idam sehpasına çık!

12 Eylül 1980 darbesinin 40. yılı…

Önce Tan Matbaası’nı bastılar, düşünen aydınların hayat damarlarını kestiler… Ardından NATO’ya girmek için, Kore devrimine karşı ABD emperyalizminin savaşında Türk gençliğini feda ettiler. “Savaşa hayır” diyen aydınların başını ezdiler. Bunun karşılığında da NATO’ya girdiler…

Sonra da NATO 12 Eylül 1980’de Türkiye’yi bütün çiçeklerden temizledi…

Herşey Tan baskını ile başladı…

Tan Matbaası’na vurulan baltalar Türkiye’nin köküne vuruldu.

Şimdi balta ile fotoğraf çekinenlere bakıyorum…

(12 Eylül 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author