Aziz Şah
-Seçimlerimize müdahale ediliyor…
-İrademize saygısızlık yapılıyor…
-Demokratik tepkimizi sandıkta göstereceğiz…
Bu sözlerden ikrah ettim, illallah ettim, istifra ettim…
Ne müdahalesinden bahsedersiniz?
Sandığı Ankara kurdu, nüfus Ankara’nın, oyları Ankara sayar…
Boğazımıza kadar boka battık, başımız dimdik yürüyoruz…
AİHM yargıcı Zeka Bey seçimlerden tehditle çektirildiğinde bu memlekete Türkiye’den yerleşik nüfus taşınmamıştı daha…
Ahmet Mithat Berberoğlu tehditle seçimden çektirildiğinde de Türkiye’den nüfus taşınmaya başlanmamıştı henüz…
Kıbrıs Türk toplumu henüz Ankara’nın isteği dışında bir lider seçemedi. Seçmeye kalktığında oylar çalındı, adaylar direndiğinde silah çekildi…
Zeka Bey ve Berberoğlu vakalarında taşıma nüfus silahı da yoktu henüz. Bugün hem taşıma nüfus silahı var hem de gerçek silah…
Serdar Denktaş “Ankara seçimlerimize müdahale ediyor” diyor. Bu sözünü yumuşatmak için de kırk farklı cümle ile Ankara’ya bağlılığını sunuyor.
Vatandaş demeçlerin hiçbir zaman hepsini okumaz. Sadece başlığı okur. Başlıkta “Serdar Denktaş ‘Ankara seçimlerimize müdahale ediyor’ dedi” yazıyor. Tamam…
-Gördün, Serdar bile söyledi…
Serdar Ankara’nın 2004’e kadar babası lehinde seçimlere müdahale etmesinden şikayetçi değil. Annan Planı sırasında Ankara’nın babasına karşı Talat’ı desteklemesinden şikayetçi…
Zeka Beye karşı Dr. Küçük’ü, Berberoğlu’na ve Ziya Rızkı’ya karşı Denktaş’ı seçtiren Ankara, Denktaş’a karşı da Talat’ı seçtirdi…
Hepiniz girdiniz o düdüklü tencereye, hepinizin eti de pişti, kemiği de eridi…
Akıncı da son düzlüğe girene kadar şikayetçi olmadı müdahalelerden. 5 sene maratonu koştu-yürüdü, son 110 metre engelliye girince şikayet etmeye başladı.
Tufan’ı ve Kudret’i atın gitsin. Konuşmaları gereken yerde susan, susmamaları haykırmaları gereken yerde sinip kalanlara tarihte ihtiyaç yoktur, hiç olmamıştır…
Zaten Tufan Erhürman daha geçen sene bakın ne diyor: “Türkiye’nin istemediği bir şeyi ona dayatacak ne yetkimiz ne de gücümüz vardır”… Şimdi ise tutturmuş “İrade Lefkoşa’dır, özne Kıbrıs Türk halkıdır” diye!
Tufan daha geçen sene söylediğiyle bu sene söylediğini birbirine tutturamıyor. Seneye ne söyleyecek Allah kerim…
Tufan Erhürman hiçbir müdahaleden şikayetçi olmaz!
Daha üç sene önce hukukçu Tufan, Cenevre sözleşmesine tecavüz niteliğinde dağıtılan vatandaşlıklar için şöyle dedi: “On yıl veya daha fazla burada bulunan herkesi vatandaş yapsınlar, buna karşı değiliz, destek olurum. Sırayla tutsunlar… 30 yıldır burada olandan başlasınlar, on yıla kadar gerilesinler, son on yıldır burada olan herkesi gelin vatandaş yapalım, biz buna karşı çıkmayız”…
İşgal altında iradenizi gasp etmek için taşınan nüfusu savunacak kadar alçaldınız!
Bu işbirlikçilerden bu topluma desteban bile olmaz…
Başımız dimdik yürüyoruz, çünkü boğazımıza kadar boka battık, diyemedikleri için “cumhurbaşkanlığı seçimi”ni belediye seçimine çevirdiler.
Birleşik Kıbrıs’a giden yolu açamadıkları için “Cumhurbaşkanı seçilirsem 30 senedir bir türlü bitmeyen Lefkoşa-Girne yolunu yapacağım” diyecek kıvama geldiler…
Bre efendiler!
Lefkoşa-Girne yolu neden 30 senedir bitmedi?
Çünkü ihalelere Ankara’da çıkılır! İmzalanan karayolları protokolü ile yol yapımı işinde “KKTC Ulaştırma Bakanlığı” Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Dairesi’nin bir ofisine dönüştü. Bu yüzden yol bile yapamazsınız…
Ankara seçimlere müdahale etmiyor…
Seçim Ankara’nın seçimidir.
(5 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)