Aziz Şah – Hiç unutmam…
Kürtaj yaptırdığı için Kıbrıslı genç bir kadın yargılanıyordu mahkemede. Kürtaj hakkını savunan yazılar yazdık. Kürtaj hakkına karşı çıkanlarla tartıştık…
Yüksek Mahkeme uyardı bizi…
Basın ve düşünce özgürlüğü adı altında haddinizi aşmayın, deyiverdi…
Süren bir dava hakkında yorum yapmak yasaktır, dedi…
Aynı dönem TAK ajansı müdürünü tehdit ettiği için Gezici araştırma şirketi sahibi hakkında çıkartılan tutuklama emri tozlu raflar arasında yerini aldı…
Hakkında tutuklama emri olan adam sonra defalarca Kıbrıs’a geldi, siyasetçilerle görüştü…
2 yıl hapisliğe kadar cezası olan seçim yasaklarını ihlal etti. Yüksek Mahkeme Başkanı “Bu bir suçtur, Kıbrıs’a gelirse başına geleni çekecek” dedi…
Bedel medel ödemedi Gezici, lüks otellerde basın toplantıları yaptı, UBP merkezine girdi-çıktı, kanal kanal dolaştı…
Erdoğan’ın talimatı ile gerçekleşen 22 Ocak linçinde Ağır Ceza’da görülmesi gereken dava alt mahkemede görüldü…
Kıdemli yargıç Tacan Reynar davada vermiş olduğu hapislik cezalarından dolayı tehditler aldı…
Adi suçtan yargılanan mafyoz faşistler televizyon ekranlarında ve sosyal medyada “muteber” kişi olarak söylemediklerini bırakmadılar yargıç hakkında…
Kendi yargıcı en ağır ithamlara maruz kalırken, Yüksek Mahkeme ve Yüksek Adliye Kurulu uzaktan baktı…
Yargıç baskılar ve ölüm tehditleri karşısında “kral çıplak” diyerek istifa edince de ağzını kapamaya çalıştı Yüksek Mahkeme:
İstifanın yargıdaki sorunlarla ilgisi yoktur, dedi…
Yüksek Mahkeme, 22 Ocak sürecinde huzuruna gelen davadan dolayı abluka altına alınan ve kendisine karşı suç işlenen yargıcı savunmadı…
Yargıç abluka altına alınmışsa mahkeme de alınmıştır…
Abluka altına alınan yargıcını savunmayan mahkeme kendini savunmamıştır…
Yargıcın istifa ederken sarf ettiği sözleri ise boşa düşürmek için mahkeme “istifanın yargıdaki sorunlarla ilgili olmadığı”nı söyledi…
Yargıcın hapse attığı saldırganları ise Şartlı Tahliye Kurulu “iyi hal”den serbest bıraktı…
Türkiye’de SOMA katliamı oldu…
301 madenci öldü…
Kıbrıs’ta protesto sırasında sosyalist gençler TC Elçiliği’nin avlusuna kömür attı…
Senelerce yargılandılar bu sebepten…
Yurtdışı yasağı kondu onlara…
Vatanlarının öte yarısına geçemediler yurtdışı diye!
Sahtekârlıkla para ve mal temininden yargılanan Altınbaş’ın yurtdışına çıkma yasağı kaldırıldı, SOMA’nın hesabını soran gençlerin yasağı kaldırılmadı…
Dağyolu’nda taşocağı kamyonunun okul servisini ezip geçmesi ile bir felaket yaşandı. O felaketin dava dosyası yoktur, velâkin o katliamın protestosunda kırılan demir kapı için dava açıldı eylemcilere: Kutsal Gancelli Davası.
Bileşik Faiz Yasası ile toplumu tefecilerin ağına düşürüp mazbata mağduru yapan rejim Hüseyin Özgürgün’ün banka hesaplarını hasıraltı etti…
İstanbul’daki sarayından “akil adam” gibi akıl verir…
Güney Kıbrıs’ta savaş karşıtı eylemlere katıldığı “tespit edilen” Kürtler kuzeye geçtiklerinde yargılandılar…
Selahattin Demirtaş’ın dünyada ve Türkiye’de “bestseller” olan öykü kitabı için “yasak” diye ev basıldı…
Kürtçe şarkı dinleyenler yargılandı…
Yargımız sümme haşa siyasal değildir…
Türkiye’nin freni “Yetmez ama evet” ile patladı. Bu sebepten “Yetmez ama hayır” diyoruz pazar günü referandumda.
Ankara’nın içimizdeki faşistleri “Yetmez ama evet” diyor. Bu sebepten de “Yetmez ama hayır” diyoruz…
Türkiye’deki referandumda söylenen “Yetmez ama evet”ten ders aldık, bu sebepten “Yetmez ama hayır” diyoruz…
(8 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)