Aziz Şah – 2017 sonbaharıydı…
Erdoğan’ın malum karikatürünü yayınladık…
On beş gün kadar gazetenin kapısına geldi Ankara’ya tabi dernekler, camlarımıza yumurta atıp, kapıya kara çelenk bıraktılar…
Karikatür vakasından kısa bir süre sonra Türkiye’den kalabalık bir gazeteci heyeti geldi Kıbrıs’a. Hepsi okuduğumuz sevdiğimiz insanlar, bize de uğradılar…
Sonra 22 Ocak 2018 saldırısı oldu…
Gazete binasında gazetecisi, yazarı, şairi, tiyatrocusu, öğretmeni bilcümle memleket sevdalısı vardı. Linç edildik, yakılmak istendik.
Ankara’dan polise verilen “linçe müdahale etmeyin, bırakın yıksınlar, bırakın yaksınlar” talimatını dinlemeyen Adli Şube Müdürü Ali Savaş Altan sayesinde hayatta kaldık…
Ali Savaş Altan sürgün yedi, açığa alındı, başına gelmedik kalmadı. Ama kanlı cesetlerimizi taşımak zorunda da kalmadı…
22 Ocak 2018’den birkaç ay sonraydı. 2017 sonbaharında gazetemizi ziyarete gelen Türkiyeli gazetecilerle karşılaştım bir gece Lefkoşa’da “solcuların takıldığı” bir barda…
Bizim gazeteye gelmeye korkmuşlar, selam söyle dediler Şener Levent’e…
Bundan birkaç ay sonra gene Türkiye’den gazeteciler geldi Kıbrıs’a, bize selam yolladılar tanıdıklar aracılığıyla, gazeteye gelemeyecekleri maruzatı ile…
Koronavirüs salgınından hemen önce gene “ünlü” bir gazeteci geldi Türkiye’den, bizim gazetenin altındaki Burcu Kebap’ta yemek yedi, ama yukarıya çıkmadı…
Bizim gazeteye gelmeye korkan bu gazetecilerin hepsi muhalif…
İsimleri bizde saklı. Yazmadım utanmasınlar diye…
22 Ocak’tan sonra Türkiye’den iki gazeteci geldi bizim “ev”e çekinmeden. Hüsnü Mahalli ve Hamide Rencüzoğulları. Mahalli’nin ikinci evidir zaten bizim gazete…
Ha, Türkiye dışından Fransız, İtalyan, Alman, İngiliz ve daha birçok milletten gazeteci geldi akın akın…
Nerden geldi bunlar aklıma?
22 Ocak 2018 saldırısı hakkında haber dahi yapmayan solcu “Birgün” gazetesinden tutun Afrin savaşına karşı çıktığımız için bizi düşman olarak gören Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine kadar bütün Türk muhalif basını Mustafa Akıncı’nın kazanacağını yazıyor…
Erdoğan’ın ikinci İstanbul seçimi hezimeti olacakmış bu…
22 Ocak gibi bir linçi yazmayanların seçimi yazması midemi bulandırıyor…
Seçimi yazarken de sadece İslamcılığı eleştiriyorlar, 1974’ten bugüne TC devletinin süregelen politikasını değil…
Yumuşak, sert, sol soslu Türkçü ideolojiyle Kıbrıs’ta İslamcı politikaları eleştiriyorlar…
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kıbrıslı Türklere uyguladığı rehine siyasetini değil…
Hint okyanusunda Mauritius adası vardır bilir misiniz?
Biz 22 Ocak 2018’e kadar adını hiç duymadık…
Cennetten bir parçadır…
Mauritius’ta çıkan L’EXPRESS gazetesinde 22 Ocak saldırısı hakkında haber çıkmıştı. Haberi okuyan bir Mauritius’lu kardeşimiz gazetenin küpürünü kesip bize yolladı Kıbrıs’a…
Hint okyanusundan Kıbrıs’a 22 Ocak saldırısının olduğu gazete küpürünü yolladı…
Türkiye’de Kemalist/sosyalist/liberal sol seçim analizleri yazıyor. Utangaç bir şekilde Akıncı’yı destekliyorlar. Açık açık da destekleyemezler çünkü “hain” diye damgalandı…
Lâkin AKP’nin AKP’den önceki Türkiye’nin Kıbrıs politikasının sürdürücüsü olduğunu ağızlarına almıyorlar. Meral Akşener’in “Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak” çığlıklarını ve Kılıçdaroğlu’nun “Maraş’ın tamamı açılsın” yağmacılığını duyan Kıbrıslı, sorunun sadece İslamcılar olmadığını, laik Türkçülerin de ciddi bir sorun olduğunu biliyor…
Benim Hint okyanusundaki Mauritiuslu kardeşimin haberi var 22 Ocak’tan, sizin yok sevgili Türk basını!
(16 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)