Aziz Şah – Tartışa tartışa Kıbrıs’ta solun bir kesimi 30 senede kabullendi işgal gerçeğini. 23 sene kesintisiz Avrupa-Afrika gazetesi gerçeğin kürsüsü olmasaydı, mahkemelerde gerçeğin bedelini ödemeseydi, söz hakkını savunmasaydı, bugün “Kıbrıs’ta işgal var” diyenlerin çoğunu gene bulamazdınız…
Mesele işgali kabullenmek de değil, işgal rejiminin nasıl çalıştığını anlamaktır esas olan…
Sistemin tepeden tırnağa nasıl örgütlendiğini anlamaktır mesele: Askerden polise, validen illegal yerleşiklerin hemşeri derneklerine, yardım heyetinden teknik heyete, 10. Geçici Madde’den Merkez Bankası’na bir sistemdir ırkçı sömürgecilik…
“Kıbrıs’ta TC işgali var” diyenlerin çoğunluğu idrak edemedi bu askeri rejimin nasıl çalıştığını. Rejim sola oynayacak alan bırakınca, onlar da işgali Garanti Anlaşması’nın istismar edilmesi olarak gördüler ve görmeye devam etmektedirler…
Sistemin adını dahi koymadan onunla mücadele edemezsiniz…
Seçimden seçime yapılan müdahaleler buzdağından kopan sadece bir küp buzdur…
Düne kadar Kıbrıs’ta işgal gerçeğini inkâr edenler, bugün illegal yerleşikler, yerleşimciler, işgalci nüfus, taşıma nüfus dediğimiz zaman ya anlamazdan geliyor, ya şerh koşuyor, ya da bizi “ırkçı” ilan ediyor.
Irkçı sömürgeci rejimin bekçisi solcular demografik yapının altüst edilmesinin savunuculuğunu yaptı ve yapmaktadır…
İşgal gerçeğini 30 senede anlayanlara, illegal yerleşikler gerçeğini anlatmak için bir 30 senemiz daha yoktur…
Bu seçim Kıbrıslıların Kıbrıs’ın kuzeyinde sandıkta ilk kez azınlık oldukları seçimdi…
İsrail’in Filistin topraklarına yerleştirdiği nüfus işgalci iken Türkiye’nin Kıbrıs’a yerleştirdiği nüfusu “emekçi” sayıyorsanız; İsrail’in Filistin topraklarına inşa ettiği konutlar illegal iken, Rum arazilerine inşa edilen binaları normal sayıyorsanız, işgalcinin tapu kadastro memurusunuzdur…
Filistinli devrimci bir dostum vardır, güney Kıbrıs’ta sürgünde yaşar. Ne zaman kuzeye geçse şöyle der:
-Yeni inşaatlar yapılmış Rumların topraklarına, yetişemiyorum hızınıza, aynı İsrail gibi, barış marış olmaz burada…
Bir Filistinlinin görüp öfkelendiğini bir Kıbrıslıtürk federalist göremiyorsa herşey nafile…
Kıbrıs’ta TC devleti İsrail’den tek bir şeyi farklı yaptı: İsrail işgal ettiği topraklarda ne kadar ev varsa yıkar, ne kadar ağaç varsa söker. Bunu da hızla yapar. Bütün yerleşim birimini baştan kurar, eskiyi tamamen haritadan siler.
TC Devleti eskiyi tamamen yok etmedi. Boş arazileri doldurdu. Eskiyi tamamen yok etseydi, Kıbrıs’ın hafızasını silerdi. Türkiye bunun yerine Kıbrıs’ı tanımayan insanları buraya taşıyarak Kıbrıs’ın hafızasını silmeye koyuldu…
Kıbrıslıların Kıbrıs’ın kuzeyinde azınlığa düştüğü ilk seçimdi bu. Seçimden önce son gün Mustafa Akıncı’nın son sözleri şöyle oldu:
“Çözümle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nden buraya gelip yerleşen ve vatandaş olan kişiler de Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşı olacak. Onların da mutlu ve huzurlu geleceği çözümdedir…”
1974’ten bugüne Kıbrıs’a nüfus taşınmasının amacını idrak edemeyince illegal yerleşikleri “AB vatandaşlığı” ile ikna edebileceğini sanan liberal aklın özetidir bu. Kıbrıs’a taşınan nüfus daha ilk günden MHP kökenlilerden seçildi, sınır boylarına yerleştirildiler önce. Osmanlı buna “şenlendirme” derdi…
İşgali inkâr ettiniz, illegal nüfusu legalleştirmek için çalıştınız. Demografik yapının değiştirildiği savaş suçunu savundunuz!
Sömürgeci medyanın yürüttüğü propaganda ve seçim günü yaşanan skandallar bunların sadece bir sonucudur…
1974’de kurulan düzenin masasında hileli bir kumar oynadık. Kasa Ankara’nın, masa Ankara’nın, kartları da Ankara dağıttı…
Demokrasi ve irade kelimeleri ise sadece bu masaya örtü oldu…
(19 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)