Cevap “Bu Memleket Bizim Platformu”!

Aziz Şah – Can Ataklı gayri ciddi bir şekilde ekranda “Önemli bir AKP’li söyledi, o iş bitti, Akıncı’nın rakibi kazanıyor” dediğinde şu satırları yazdım:

“Nüfusun çoğunluğu onlarda, Kıbrıslılar azınlık. Bütün Kıbrıslılar oyunu Akıncı’ya verse bile yerleşiklerin çoğunluk oyuyla işi bitirecekler…

Sonra siz de çıkıp “Halk iradesine saygı duyuyoruz, demokrasi kazandı, Kıbrıs Türk demokrasisi başarılı bir sınav verdi” diyeceksiniz…

O sırada Kıbrıslı ekranın karşısında “hassiktir” çekecek. Ardından çaresizce “E, napacan?” diyecek…

Akıncı seçimden sonra ortadan kaybolacak Muharrem İnce gibi. Öldürüldü mü, kaçırıldı mı, tehdit mi edildi diye dedikodular alıp yürüyecek. Muharrem İnce’ye öyle yapmamışlar mıydı?

-Adam kazandı, dedi…

İnce ile Akıncı’nın koca bir farkı var ama. Akıncı beğenin beğenmeyin bu toplumun yarım yüzyıllık tarihinde rol oynadı…

Bir tarafta “Adam” var, karşısında Akıncı…”

***

Bir ay on gün önce yazdım bu satırları…

Yazarken çok daha sert cümleler yazmıştım önce Akıncı’ya karşı, yazıp yazıp sildim. Silmemin birinci sebebi ona umut bağlamış insanların kalbini kırmamaktı, ikincisi Ankara vurdukça vuruyordu. Ankara vururken bize kalkan olmak düşerdi…

Akıncı taraftarları ile birçok konuda hemfikir olmasak da kalplerini kırmamak için yazdığımızı silmesini bildik. Akıncı ise mücadeleyi siliyor…

45 yıllık siyasi hayatına AKP darbesi ile son vermeyi içine sindiriyor…

Bugün buradan bakıyorum da, yaptığım Mustafa Akıncı-Muharrem İnce karşılaştırması yanlıştı.

Muharrem İnce seçimde yenildi, siyaseti bırakmadı. “Memleket Hareketi” diye bir çevre oluşturdu. Sivas Kongresi’nin yıldönümünde Sivas’ta miting yaptı. Akıncı ise Kıbrıs Türk toplumunun iradesine aleni tecavüz edilirken “hade evlere, olaysız dağılın” dedi…

Muharrem İnce, Erdoğan karşısında seçimi kaybettiğinde ortadan kayboldu. Sonra “Adam kazandı” dedi. Ortadan kaybolduğu birkaç saat için çok manipülasyon yapıldı. Akıncı’nın ortadan kaybolmasına fırsat bile olmadı, atı alan Üsküdar’ı geçti…

Akıncı’nın ise “at”a tek söylediği “uğurlar olsun” oldu…   

İnce ve Akıncı birbirine çok benziyor…

İkisi de sosyal demokrat, ikisi de düzen için burjuva muhalefetinden ötesi olamaz, ikisi de düzenin emniyet supabıdır, devrimci muhalefete karşı afyondur, ikisi de AKP’den darbe yedi…

Muharrem İnce kendi meşrebince Memleket Hareketi’ni kurdu…

Mustafa Akıncı ise memleketi terk etmeyi planlıyor…

Akıncı 18 Ekim darbesi karşısında aldığı pasif tutumla “cevap” olmadığını gösterdi. Seçim vaatlerinden biri, seçimden sonra Saray’ı sivil toplum örgütlerine açıp birlikte yürümekti. Saray yoksa meydan vardı. Akıncı ise Saray yoksa ben yokum dedi…

Bu toplumun en zor zamanında “Ben yokum” diyerek “Bağrımız yanıktır su ver Necati, geç öne yolu göster Necati” denecek bir lider olmadığını da gösterdi…

Akıncı bunu 1999’da bankalar krizi sırasında “başbakan yardımcısı” iken önce bankazedelerin, ardından sendikaların isyanın karşısına dikildiğinde de göstermişti…

2000 yılında Rum liderliği “Gelin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni federalleştirip bu işi bitirelim” dediğinde karşı çıkarak da gösterdi…

Belediye başkanı, milletvekili, cumhurbaşkanı olmadan siyaset yapılamayacağını söyleyerek de gösterdi…

“Cevap Akıncı” afyonundan kurtulun!

Bizim “lider”lerin keyfini beklemeye vaktimiz yoktur…

Hiçbir mücadele tek bir adamın gölgesine sığmaz…

Ya sendikalar toplanacak Bu Memleket Bizim Platformu’nu kuracak…

Ya da Akıncı’nın dediği gibi “Tatar’a başarılar dilerim” diyeceğiz…

21 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır.

About the author