Aziz Şah – AKP Sözcüsü Ömer Çelik Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nı hedef gösterdi…
Arif hocanın kurduğu KTÖS’ü, bizim KTÖS’ü…
AKP Sözcüsü’nün açıklamasından sonra ortalığın kalkıp oturması lazımdı…
Peş peşe açıklamaların yapılması gerekirdi!
Derin bir suskunluk var…
Kimisi “bana dokunmaz bu yılan” dedi, kimisi de Şener Elcil’in hedef olan bildirisini beğenmedi…
Meselemiz sizin “yüce sol değerleriniz”le bildiride katılmadıklarınız mı, yoksa AKP’nin sendikalarımıza saldırmak için senelerdir yattığı pusudan kalkması mı?
Ankara sendikalarımıza saldırırken bildiriyi beğenmediniz diye KTÖS’e sırtınızı dönmüşseniz, zaten zerre bir öneminiz yoktur bu toplum için…
Ankara saldırırken üzümün sapı armudun çöpü denmez!
Ha, bu memlekette “sol” diye geçinenler 20 senedir olduğu gibi, bir kez daha mücadelenin önüne barikat olmayı tercih ettiler belli ki suskunluklarıyla…
Sol örgütler, partiler, sendikalar, barolar, insan hakları dernekleri…
Alfabedeki bütün harflerden kombinasyon mevcuttur elimizde!
Tüpgaz zammına gösterilen tepkinin yarısını görsek yeterdi…
Tüpgaz zammı için “Hesabını soracağız” diyen örgütler Ankara’nın KTÖS’ü hedefe koyması karşısında suskun…
Demek KTÖS’ün bir tüpgaz kadar kıymeti yok gözünüzde!
Tezek yakın ısınmak için o zaman…
***
Dört sene önce faşistler KTÖS’ün kapısına dayandığında “KTÖS savunması yurt savunmasıdır” diye yazdım. Değişen bir şey yok. Ankara farklı düzeylerde saldırarak reflekslerimizi ölçüyor senelerdir.
Ta başından Ankara’nın derdi Mustafa Akıncı ile değildi. Akıncı bir semboldü sadece. Dün Akıncı’nın yanında duranlar bugün KTÖS meselesinde suskunsa konuyu hiç anlamadılar demek ki…
Daha 10 gün önce “SENDİKALARA AÇIK ÇAĞRI” yazısında şöyle dedim:
“Sendikalar olarak ya bugün bu öfkeyi sokağa çağırarak örgütlersiniz, ya da yarın yasal düzenlemelerle sendikaların başına çuval geçirildiğinde kimseyi yanınızda bulamayacaksınız.
Ya şimdi ya hiç!
AKP öğretmen sendikalarına paralel milliyetçi-muhafazakâr sendikayı çoktan kurdu. Her milli ve dini günde bildiri yayınlarlar senelerdir…
Türkiye’de barolara dayatılan “çoklu baro” gibi bir uygulama ile yarın sendikalarımız karşı karşıya kalacak. Sendikaları bölmek ve finans kaynaklarını kesmek için her yolu deneyecekler…”
Şimdi ise, Ersan Saner “UBP, sendikacılıkla bağdaşmayan faaliyetlerde bulunulmasını önlemek için gereken yasal düzenlemelerle ilgili adımlar atacaktır” dedi.
Bunları öngörmek için faşizmi tanımak ve süreci izlemek yeter.
22 Ocak 2018’den birkaç gün sonra faşist Arıklı “Sendikalarla mücadele edeceğiz” dediğinden beridir uyarıyorum. Faşizmin ne olduğunu bilmeyen, en basit anti-demokratik uygulamaya bile ezbere “faşizm” diyenlere faşizmin ayırt edici özelliğinin paramiliter örgütlenme ve sendikaların-işçi örgütlerinin atomize edilmesi (dağıtılması) olduğunu anlatmaya çalışıyorum, ama nafile: Tufan Erhürman faşist örgütlenmelere “çokkültürlü hemşehri dernekleri” diyor, kendini “sosyalist” zanneden işbirlikçiler de yerleşik faşist örgütlenmelere “göçmen emekçiler” diyor…
Faşizm bildiğiniz gericiliklere benzemez!
Zahmet edip Avrupa-Afrika gazetesinin yargılandığı karikatür davasına teşrif edip elçiliğin tanıklarını dinleseydiniz, AKP Sözcüsü’nün KTÖS için söylediği cümleleri bire bir tanıklık yapan ülkücülerin ağzından da duyardınız:
-“İsmindeki ‘Türk’ sıfatını hak etmeyen bu yapılanmanın sözde açıklamasını bir ‘beşinci kol faaliyeti’ olarak değerlendiriyoruz” dedi AKP Sözcüsü.
Eleştirdiğimiz Akıncı’yı savunduğumuz gibi eleştirdiğimiz KTÖS’ü de savunuruz. Çünkü KTÖS savunması yurt savunmasıdır, ey kafasını kuma gömenler!
(5 Kasım 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)