Aziz Şah – Korona belası patlak vermeden önce, 2019 başından itibaren hemen hemen her ay RIK’te Hüseyin Halil’in radyo programına çıktım…
İyi geliyordu Kıbrıs’ın güney ahalisine hitap etmek…
Birkaç programda yok 22 Ocak’tır yok karikatür davasıdır, bunlardan bahsettik, sonrasında aylarca Ortadoğu, Libya, Suriye, Akdeniz, doğalgaz…
Gerçekten iyi geliyordu o sohbetler…
Korona belası yüzünden aylardır Hüseyin Halil abi ile karşılıklı oturmayınca özlediğimi hissettim…
Şimdi program olsaydı ne güzel AB’nin Türkiye’ye yapamadığı yaptırımları konuşacaktık…
Bir Avrupa radyosu olan RIK’te AB emperyalizmine verip veriştirecektim…
Ah Korona…
Rum Kıbrıslılara Türkiye’yi anlatmaya çalıştım biraz o sohbetlerde…
22 Ocak’ı anlatırken Sivas katliamını anlattım…
TC-AB ilişkilerini anlatırken, ta 1870’lerden bugüne Alman emperyalizminin Türkiye ile olan bağlarını anlattım…
Suriye’yi anlatırken Kıbrıs’ı, Kıbrıs’ı anlatırken Libya’yı, bir bütün olarak Akdeniz’i…
İslamcılığın farklı eğilimlerinden bahsetmeye çalıştım daldan dala atlarken…
Rum liderliğini eleştirirken “Türkiye’yi bilmiyorlar, bilmedikleri için yanlış adımlar atıyorlar” dedim. Kıbrıs Türk liderliği de bilmiyor işin aslı Türkiye’yi, görmek istedikleri gibi görüyorlar…
Rum liderliğinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni soktuğu yol uçuruma çıkar, dedim…
-Bugün İsrail ve Suudi Arabistan ile Rum liderliğinin girdiği ilişkiler yarın bütün Kıbrıslıların başına bela olacak…
Türkiye ile Suudi Arabistan ve diğer Körfez emirlikleri bugün kavgalı görünebilir, ama yarın muhakkak yan yana gelecekler dedim…
İsrail konusunu her çıktığım programda ısrarla tekrar ettim…
-Filistin ülkesini işgal ederek kurulan haydut İsrail devleti ile dost olarak Kıbrıs’taki TC işgaline karşı sadece elinizi zayıflatırsınız, TC ile İsrail ikiz kardeştirler…
Yapmayın etmeyin, İsrail ile askeri, istihbari, ekonomik, kültürel, akademik ilişki kurmayın, eninde sonunda bu iş patlayacak, dedim…
Rum liderliği ABD’ye “Deniz, Liman, Kara Güvenliği Eğitim Merkezi” (Cyprus Centre of Land, Open Seas and Port Security) kurma müsaadesi verdiğinde, “Başta Vietnam olmak üzere en kirli savaşların çirkef gücü deniz piyadelerinden oluşan ‘American Rapid Deployment Forces unit’lerin, yani ‘acil müdahale gücü’nün memleketimizde ne işi var” dedim…
-Rum liderliğinin bu ihanetlerini bütün Kıbrıslılar ödeyecek…
Sürekli her programda aynı cümleyi tekrar ettim:
-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ittifak kurduğu bu devletler TC’nin tarihsel dostlarıdır, bugün arasının bozuk olmasına güvenmeyin, anlaşmazlıklarını çözecekler…
Bugün Akdeniz, Ortadoğu ve Afrika’da Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki temel çatışma noktası, Erdoğan rejimi Müslüman Kardeşler-İhvan ya da diğer adıyla “Rabiizm” ideolojisini temsil eder, Suudi Arabistan ise Vahhabilik-Salafizm ideolojisini. Bu çatışma daha uzun süre devam edecek…
Rum Kıbrıslıları uyardım: Rabiizm-Salafizm çatışmasında “düşmanımın düşmanı dostumdur” diye taraf olmayın. Onlar kendi aralarında sonunda anlaşır, İslamcılar arası böyle bir çatışmada Kıbrıs’ın yeri yoktur…
Bugün kavga ederler ama yarın barışacaklar, dedim…
Keza öyle oluyor…
RIK’te Kıbrıs’ın İsrail ve Suudi Arabistan ile kurduğu ilişkilerin yanlışlığına dair yaptığım uyarılar maalesef doğrulanıyor…
Kasım’ın son haftası Arap basınında Erdoğan’ın Suudi Kralı ile görüştüğü haberi vardı…
Geçtiğimiz günlerde de İsrail basını TC-İsrail arasında planlanan deniz sınır anlaşması haritasını yayınladı…
Bu iki mesele yavaş yavaş pişecek, piştikçe tenceredeki kurbağa gibi ısınacağız…
Bağımsız-bağlantısız üslerden arındırılmış Kıbrıs derlerdi eskiden, çok eskiden…
(14 Aralık 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)