
Aziz Şah – Bu memlekette işgal var…
Askeri rejim hüküm sürmekte…
Askeri düzenin dayanağı 10. Geçici Madde…
Polis, İtfaiye, Sivil Savunma Ankara’daki Genelkurmay’a bağlıdır. Askeri esaret var…
Merkez Bankası ve para politikası Ankara’ya bağlıdır. Mali esaret var…
Taşıma nüfusla seçim yapılır. Siyasi esaret var…
TC devleti, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal birliği ve toprak bütünlüğünün garantörüydü. Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının yarısını işgal edip kukla bir yönetim oluşturdu…
Buna işgal denir…
İşgali perdelemek için KKTC kuruldu…
Sol ve sağ işbirlikçilerin eline bu KKTC oyuncağı tutuşturuldu…
Devrimci bir hareket olmadığı için rejime tehdit oluşturamadığımızdan, bağırmamıza çağırmamıza da Generaller bir raddeye kadar müsamaha gösteriyor. Şener Levent’e ve Avrupa-Afrika’ya açılan davalar müsamahaya dahil değil…
Müsamaha gösteriliyor çünkü işgal rejimi için bir tehdit değil bu sloganlar…
İşte KKTC bunun için var…
Egemenliği askere devreden Geçici 10. Madde’li “KKTC anayasası” bunun için var: “Alın da oynayın ve oyalanın, rejimin esas karakteriyle uğraşmayın” diyor bize 12 Eylül cuntasıyla KKTC’yi kuran akıl…
Ankara’nın çizdiği çerçeve dışına çıkmadığınız müddetçe işgal altında “sosyalizm” de talep edebilirsiniz, “ultra-zengin” dediğiniz kesime “Servet Vergisi” de talep edebilirsiniz, zıp zıp zıplaya da bilirsiniz…
Kimse size karışmaz…
Hatta, sırtınızı Elçiliğe verip kukla meclise küfrederken Elçi Bey de size katılıp birlikte zıplayabilir…
-Zıp zıp zıpla zıplamayan biatçı, diye çığırabilirsiniz…
Kimse size karışmaz…
Dava okumaz…
Polis müdahale etmez…
Çünkü işgal altında sahte mecliste yerli işbirlikçi ve yerleşik faşistlerden oluşan kukla bir hükümetin “ultra-zengin” dediklerinize “Servet Vergisi” uygulayacağını düşünüyorsunuz…
Burada işgal var…
Askeri bir rejim hüküm sürmektedir…
Burada egemen bir devlet yoktur. Devlet olmadığı için Türkiye’nin 6. zengini Suat Günsel “KKTC vergi listesi”nde 432. sıradadır…
Ekonomi, sağlık, eğitim, kadın hakları, özgürlükler… Mesele ne olursa olsun fark etmez; işinize geldiğinde işgali hatırlayıp, işinize geldiğinde KKTC varmış gibi yapamazsınız…
“Devletimiz” dediğiniz KKTC, sömürgecinin “mali esareti” altında asgari devlet işlevlerini yerine getirmekten aciz bir gecekondudur.
Kukla hükümetten, ezilenlerden yana bir yasa mı bekliyorsunuz?
-Halkta beklenti yaratıp işgal rejimini aklıyorsunuz. Yaptığınız tam da bu!
Madem ki “Servet Vergisi” talep ediyorsunuz, Elçi Beyden randevu alın, taleplerinizi bir mektupla Ankara’ya iletsin. Bari doğru adresten talepte bulunun…
Bugüne kadar “meclis” halkın yararına ne yaptı?
-Bilişim suçları yasası, adli işbirliği protokolü, su protokolü, MOBESE, bileşik faiz yasası, Din İşleri Yasası, İTEM, üçlü kararnameler, Göç Yasası, peşkeşler, sermayenin vergi ve elektrik borçlarının silinmesi, grev yasakları…
Daha dün kumarhane patronlarının emrinde olduğunu söylediğiniz hükümetten bugün “ultra-zenginler”e özel vergi mi talep ediyorsunuz?
Salgın boyunca sağlık emekçilerinin hem ek mesai hem de hayat pahalılığı ödeneğinden kesip askeri bütçeye aktardılar. 2021 Bütçesinde KTBK Komutanlığına 200 küsur milyon hibe ayrılmıştır; evet, hibe! GKK’nın Yurt Dışı Görev Yollukları 2 Milyon 200 Bin TL!
Sağlıktan, eğitimden ve her türlü sosyal alandan kesinti yapılıp askere aktarılıyor…
İçinde yaşadığınız rejimi inkâr ediyorsunuz…
İşgal rejiminden “Servet Vergisi” talep ederek işgalcinin ne kadar “demokratik” bir işgalci olduğunu göstermesini sağlıyorsunuz…
Verecek çok mücadele var ama içinde yaşadığınız rejimin karakterini inkâr etmeden!
(1 Şubat 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)