Aziz Şah – Cezaevi firarisi Rus mahkum Alexander Satlaev buradaki Askeri Rejimi sobeledi!
Devlet aygıtı “düşman” algısına göre “güvenlik doktrini” şekillendirir. Bu rejim, “düşman” olarak Kıbrıslı yurtseverleri gördüğü için eğitimli bir Rus suçlu karşısında çaresiz kaldı…
Kıbrıs’ın kuzeyi birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgelerden oluşur. “Üst Koordinasyon Kurulu” adında iki general ve bir elçiden oluşan heyet tarafından yönetilir…
TC Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü, Teknik Heyeti ile Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi mali-ekonomik idareyi elinde tutar…
“Yardım Heyeti”nden tutun “Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı”na (TİKA) kadar farklı isimlerde ajans-ofis-heyetler yerel idareyi elinde tutar…
“KKTC Eğitim Bakanlığı” falan yoktur; Koordinasyon Ofisi vardır!
Çocuklarımıza “gırtlağınızı keseriz” dedikleri Çanakkale kamplarını hatırlarsınız değil mi? Eğitim Bakanlığı’ndaki “elçilik memurları”nın organizasyonuyla kız ve erkekler ayrı olmak üzere Kırşehir Ahi Evran kampına, Trabzon Doğu Karadeniz kampına, Antalya Alaaddin Keykubat kampına götürüldü çocuklarımız ayrıca… “KKTC Eğitim Bakanlığı” ve Gençlik Dairesi’nden bile habersiz oldu bunlar! KTOEÖS deşifre etti bunları geçmişte…
Ayrıca bu kamplarda 12 Eylül faşist cuntasının hapishanelerde uyguladığı “karıştır-kaynaştır” modeli uygulanarak 3’e 1 olacak şekilde 3 Türkiyelinin içerisine 1 Kıbrıslı atılarak “kaynaştırıldı”… Erdoğan’ın seçim şarkısı eşliğinde “maneviyat” dersi verilen çocuklarımız kindar-dindar nesiller havuzuna atıldı. Kıbrıslı çocuklar üzerinde ideolojik beyin yıkama politikasını derinleştiren Elçilik sözde KKTC’nin eğitim bakanlığındaki memurları aracılığı ile kancayı Kıbrıs gençliğine taktı…
Alexander Satlaev’in cezaevinden firar etmesi ile ne alakası mı var bunların?
Kıbrıs’ın kuzeyinde sivil bir idare yoktur…
Eğitim Bakanlığı’nın yerine Koordinasyon Ofisi vardır…
Ekonomi ve Maliye’nin yerine TC Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi bakar…
Savunma Bakanlığı zaten yoktur, onun yerine Sivil Savunma ve Sivil İşler bakar…
Tarım Bakanlığı bile yoktur, köylüye koyun dağıtılacaksa TİKA yapar…
Hepsinin tepesinde de Üst Koordinasyon Kurulu’ndaki iki general ve elçi var…
Her rejimin bir düşman algısı vardır. Kıbrıs’ın kuzeyindeki askeri rejimin düşman algısında Alexander Satlaev gibi adi suçlular yer tutmaz.
Düşman Kıbrıslı yurtseverlerdir…
Luricina’da kaçakçılık yapanlar “düşman” olarak tanımlanmaz…
Bu sebepten Akdoğan eski belediye başkanı UBP’li Adem Ademgil’i kaçakçılıktan suçüstü yakalayan polis cezalandırılarak pasif göreve çekildi; bu yüzden “askeri bölgeyi ihlal”den bilmem kaçıncı kez tutuklanan milliyetçilerin amigosu Erkan Eğmez 8 günlük tutukluluk kararına rağmen aniden teminatla serbest bırakıldı, yurtdışı yasağı da kaldırılarak kimlikleri geri verildi…
Bütün kapıları ve kıyıları asker tarafından tutulan bu yarım adaya uyuşturucunun nasıl girdiğini bağımlı rehabilitasyonunda çalışan bir uzmana sormuştum bir zaman:
“Karpaz-Mersin arası süper süratli botlar uyuşturucu ve insan taşıyor” demişti…
Rejimin gözünde “düşman” üzerinde 3-5 gram uyuşturucu bulunan gençtir, 30 kilo getiren değil.
Bu yüzden bugüne kadar hep “düşman” mülteciler yakalandı, suçlu gibi muamele gördü, vuruldu; mülteci vuran polis “takdirname” ile ödüllendirildi ama “insan kaçakçıları”na dokunulmadı…
Gece kulüplerinde ölen, işkence gören ve tecavüze uğrayan kadınların dosyalarını kapatan bir rejim Rusya’da seri tecavüzden sabıkalı Alexander Satlaev’i “düşman” olarak görmez…
Mesele içinde yaşadığımız askeri rejimin niteliğidir!
Burada esas soru şudur: Bu adam Rusya’dan kaçak yollarla Türkiye üzerinden KKTC’ye nasıl girdi?
İşte bu bir rejim meselesidir!
-Bu adam Kıbrıs’ın kuzeyine nasıl giriş yaptı?
-Burada kaç tane daha Alexander Satlaev var?
(12 Şubat 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)