Aziz Şah – 25/02/2021
“Kıbrıs’ta en önemli insan hakları meselesi Kıbrıslı göçmen ve mültecilerin evine dönememesidir”…
Bu cümle yüzünden saldırıp durdu bize KKTC milliyetçisi “Kıbrıs(lı) Türk solu” ve AB-ABD’nin beslemesi liberal “sivil toplum”cular “ırkçı” diye…
Kendi yurdunda evinden zorla sürülen Kıbrıslıların mülteci ve göçmen olduğunu yazıp durduğumuz için…
Çünkü ayrılıkçı Kıbrıs Türk solu ve AB-ABD beslemesi liberaller ısrarla yerinden edilen Kıbrıslıların yerine taşınan nüfusu savundu. “Göçmen” dedi, “emekçi” dedi, “ayrımız gayrımız yok” dedi, “Kıbrıslı-Türkiyeli değiliz, kardeşiz” dedi…
Biz ise yerleşik, yerleşimci, taşıma nüfus dedik. Çünkü “yerleşik” başka anlama gelir, “göçmen” bambaşka! Kavramların içini boşaltıp tek tipleştirdiler, her şeyi aynılaştırıp anlamsızlaştırdılar.
Yerinden edilen Kıbrıslıların yerine getirilen taşıma nüfusu savunmak için bütün ideolojilerden işbirlikçiler kendi görüşlerine göre bahaneler buldu, kılıf uydurdu…
Türk milliyetçiliğinin “Kız almışız kız vermişiz” argümanına bile sarılanlar oldu…
1974’te boynuna kurşundan kolye asan kızlar gelen askerlerle evlendiği için “enişteler” masum oldu!
Ne savaştaki tecavüzler konuşuldu ne de savaştan sonra taşınan nüfus…
Savaş suçuna herkes ortak edildi…
Savaşta etnik temizlik bir savaş suçudur, etnik temizlikle arındırılmış bir bölgeye nüfus taşımak ise başka bir savaş suçudur. İki savaş suçu birbirini tamamlar. İşte biz işgalcinin yerleşim politikasına ve yerleşik taşımasına karşı çıktığımız için “ırkçılık”la suçlandık…
Savaşta uygulanan sistematik tecavüzler de etnik temizliğin parçasıdır, tecavüze uğrayan kadın ve ailesi hâlâ hayattaysa başka bir yere kaçmak zorunda kalır. Bunları yapanlar ve örtbas edenler değil, ifşa eden bizler “ırkçı” ilan edildik işbirlikçiler tarafından…
İşte, gelinen noktada Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bu savaş suçu masaya yatırıldı.
Cenevre Konvansiyonu’nun ihlal edilen maddeleri masada…
Ceza Mahkemesi’ne İsrail ve ABD’nin aleni baskı yaptığı uluslararası basına yansıdı. Türkiye de boş durmayacak…
İsrail’in Filistin’deki savaş suçları ve Türkiye’nin Kıbrıs’taki savaş suçları Lahey’de!
İşgal edilmiş Filistin’e taşınan illegal yerleşikler ve işgal edilmiş Kıbrıs’a taşınan illegal yerleşikler…
Bir kez daha İsrail ve Türkiye omuz omuza…
Kıbrıslılar ve Filistinliler ise kaderde ve kederde ortak…
Lahey’e Kıbrıs’taki savaş suçlarının taşınması konusunda da Filistin’e borçluyuz. Kıbrıslılar ne savaş sırasındaki suçlar için ne de savaştan sonra köy isimlerinin değiştirilmesinden illegal yerleşiklerin Kıbrıs’a taşınmasına karşı gerçekten bir şey yaptı.
İnsanlık tarihindeki en uzun mücadeleyi veren Filistin halkının kavgasının sonucunda Lahey’deki şapkadan tavşan olarak çıktı Kıbrıs…
İşgal edilmiş Filistin topraklarına Siyonist haydutların taşıdığı illegal yerleşikler ile TC devletinin Kıbrıs’a taşıdığı nüfus aynı savaş suçu olduğu için Ceza Mahkemesi’nde!
-Lahey’den adalet çıkar mı ve yaptırım gücü olur mu?
Bu apayrı bir mesele…
Kıbrıs’ta sözde insan hakları derneklerinin ağzına almadığı, Kıbrıslı mültecilerin evlerine yerleştirilen illegal yerleşikler konusu Lahey’de dosyalandı. Önce bunu bir görelim…
Kaldı ki İsrail ve Türkiye savaş suçlarında ortak. ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki iki ileri karakolu!
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararıyla ilgili ciddi kaygıları olduğunu bildirdi ve mahkeme kararının inceleneceğini söyledi.
Şimdiye kadar yargıladıkları devrik Afrika diktatörlerine ve soykırım kasaplarına benzemez İsrail ve Türkiye’nin suçlarının yargılanması…
(25 Şubat 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)