Aziz Şah – Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “AKP Temsilciliği” , “Ülkü Ocakları”, “hemşeri dernekleri” gibi yapılar var.
İşgal altında Kıbrıslı soruyor işgalcisine: Bu yapılar “yasal” mı?
Çünkü devlet olmayan KKTC’nin bir devlet olduğu varsayımı üzerine siyaset yapılır burada. Devlet olmadığını söyleyince büyü bozuluyor…
Dün Lefkoşa TC Elçiliği’nin önünde Bu Memleket Bizim Platformu basın açıklaması yaptığı sırada Elçi bey ve iki general Silihtar’da Üst Koordinasyon Kurulu toplantısı yapmaktaydı. 5+1 Kıbrıs zirvesinin yol haritasını belirlemekle meşguldüler…
Burada bir devlet yoktur. Bu toprakları Üst Koordinasyon Kurulu, Lefkoşa’daki TC Elçiliği ve Ankara’daki Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü yönetir dediğimizde işgalciden çok bize işgal altındakiler kızar.
AKP Temsilciliği bizim gazetenin kapısına üzerinde “Kıbrıs Türk Halkı” yazan onlarca kara çelenk bıraktı.
Ne der KKTC’ci solcular:
-Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkes Kıbrıs Türk Halkı’dır!
“Kıbrıs Türk solu” bu şekilde illegal yerleşikleri savunursa, “yasadışı” AKP Temsilciliği de “Kıbrıs Türk Halkı” adına kara çelenk bırakır…
İşgal yasal mı? İşgal sonucu taşınan nüfus yasal mı? İşgal sonucu taşınan illegal yerleşik nüfusun hemşeri dernekleri yasal mı?
Burada AKP’nin yanı sıra CHP ve İYİ parti teşkilatları da var. CHP’liler 1 Mayıs’lara katıldıklarında taşıdıkları “Kıbrıs fatihi Ecevit” posterleriyle 20 Temmuz’a çevirirler işçi sınıfının bayramını…
Çok iyi hatırlıyorum Türkiye Komünist Partisi Kıbrıs’a gelip örgütlenmeye kalktığı zaman nasıl kovalamıştık onları. Hatta HDP miting yapmak istediğinde de karşı çıkmıştık.
-Burası Kıbrıs’tır, ayrı bir ülkedir. Türkiye değil! İşgalci ülkenin siyasi partileri ‘solcu’ da olsa işgalcidir demiştik. TKP bu söyleneni anlamakta zorlanmıştı ama HDP Kıbrıs’ın “ülke gerçeği”ni hemen kavramıştı.
Yani meseleyi işgal yasalarına göre “yasal” olmaya indirgerseniz AKP Temsilciliği Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden daha yasaldır. Sonuçta C. Türk Partisi 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti zamanı kuruldu…
İşgal zeminini “yasal” kabul edince işgal altındakiler kendi varlıklarını inkâr etmeye başlıyor…
Korsan KKTC’de AKP temsilciliği de “korsan”mış…
Hemşeri derneklerinin tamamı “yasal”dır. Buraya savaş suçu olarak taşınan nüfusun “yasal” hemşeri dernekleri Kıbrıslılar üzerinde baskı unsuru olmak ve hatta 22 Ocak’ta olduğu gibi linç örgütlemek için var.
(Muhtemelen “yasal” olan) Ülkü Ocakları da “yasadışı” faşizmin paramiliter teşkilatlanmasıdır. Irkçı retorik ile hareket eden paramilitarizme dayanan kitle terörizminin aygıtlarıdır Ülkü Ocakları. “Faşist yuvalar dağıtılsın, Ülkü Ocakları kapatılsın” derdi eskiden sol.
1974’ten sonra savaş suçu olarak taşınan “yasadışı” nüfusun “yasal” hemşeri dernekleri de 22 Ocak’ta gösterdi paramiliter yüzünü!
Bu “yasallık” meselesi o kadar absürttür ki Üst Koordinasyon Kurulu Silihtar’da toplandığında liberallerimiz şöyle yazdı: “Böyle bir kurul anayasada yok” ve “Tatar Üst Koordinasyon Kurulu diye bir şey icat etti”…
İşgal altında askeri rejimde yaşadığını inkâr edince herşey içinden çıkılmaz bir keşmekeşe dönüşüyor!
Türkiye Komünist Partisi Kıbrıs’a şube açmak için geldiğinde neden kovaladık kendilerini Ankara’ya kadar?
HDP miting yapmak istediğinde neden karşı çıktık?
Burası ayrı bir ülkedir dedik. “Ülke gerçeği” var dedik!
Sömürge meselesi “ülke gerçeği” meselesidir!
“KKTC ülkesi” diyen federalist ve Türkiye’ye “anavatan” diyen taksimci Kıbrıslılara neden “KKTC bir ülke değildir, ülke Kıbrıs’tır” ve “Kıbrıslıların anavatanı Kıbrıs’tır” deriz?
Ülke gerçeği yüzünden!
Mesele “yasal”lık ve “yasadışı”lık meselesi değil; “ülke gerçeği” meselesidir!
Neden “yasal” Ülkü Ocakları kapatılsın der devrimciler ezelden beri?
Çünkü faşisttirler!
(13 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)