Kıbrıslılar Birliği’nin üyesi olduğu Halkların Uluslararası Mücadele Birliği (ILPS) kuruluşu, 27-29 Nisan tarihleri arasında Kıbrıs sorunu hakkında Cenevre’de gerçekleşecek 5+1 gayri resmi Birleşmiş Milletler toplantısı hakkında açıklama yayınladı.
Açıklamada, NATO varlığı olmayan Kıbrıs için tek çözümün üniter devlet olduğunu belirterek, Kıbrıslıların kendi karderlerini sömürgecilerin ve emperyalistlerin oturduğu masalarda değil, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasama organlarında belirlemeleri için adada konsesyonal anayasal düzenin restorasyonu çağrısında bulunuldu.
Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ni savunan Ayhan Hikmet, Ahmet Muzaffer Gürkan ve Derviş Ali Kavazoğlu’nun da adının geçtiği açıklamada Türkiye’nin Kıbrıs işgali sonrasında Türkçe konuşan Kıbrıslılara karşı uyguladığı kültürel, sosyal ve ekonomik baskıların da altı çizildi.
22 Ocak 2018 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kışkırtmaları sonucu Avrupa/Afrika gazetesine illegal yerleşikler tarafından düzenlenen saldırının üzerinde de durulan bildiride, Türkiye’nin Kıbrıs’ta aynı İsrail’in Filistin’de uyguladığı gibi illegal yerleşik politikası uyguladığına değinildi.
Bildiri aynen şöyle:
“Halkların Uluslararası Mücadele Birliği (ILPS) Avrupa”, Kıbrıslıların egemenliğini ve yabancı işgaline karşı mücadelelerini desteklemektedir.
ILPS Avrupa Organizasyon Komitesi, 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından çağrılan gayri resmi görüşmelerden önce, Kıbrıs’ın üniter bir devlet olarak egemenliğini savunmak için Kıbrıslılarla dayanışma içinde olduğunu ifade etmektedir. ILPS Avrupa, uzun zamandır Doğu Akdeniz’de yabancı güçlerin jeopolitik ve ekonomik çıkarlarının savaş alanı olan Kıbrıs’ın geleceğinin, 1963-64’te yıkılan anayasal düzenin yeniden tesis edilerek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasama organlarında belirlenmesi gerektiğini savunmaktadır.
BM aracılığındaki toplantı, “garantör ülkeler” Büyük Britanya, Yunanistan ve Türkiye ile Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların temsilcilerini bir araya getirerek “öngörülebilir bir ufukta tarafların Kıbrıs’a kalıcı bir çözüm bulmaları için ortak zemin olup olmadığını” belirleyecek. Özgürlükçü Kıbrıslılar için sömürgecilerin ve emperyalistlerin oturduğu bir masadan anlamlı bir çözüm gelmeyecektir.
Kıbrıs’ın İngiliz sömürgeciliğinden bağımsızlığı 1960 yılında ilan edildi. Kıbrıs Cumhuriyeti, Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların üniter ve konsesyonal bir devleti olarak doğdu. Bağımsızlık ilanından sonra ve Soğuk Savaş sırasında Kıbrıs Bağlantısızlar Hareketi’nin bir parçasıydı. Üniter Kıbrıs, adadaki İngiliz askeri üslerinin geleceği için bir tehdit haline geldiğinde, Yunanistan ve Türkiye, Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar arasında bir sivil kargaşaya destek oldu. Ayhan Hikmet, Ahmet Muzaffer Gürkan ve Derviş Ali Kavazoğlu gibi ilerici Kıbrıslılar, bu güçlerin desteklediği paramiliter gruplar tarafından öldürüldü. 1974’te Yunanistan’ın ABD destekli cuntası Kıbrıs’ta bir darbe düzenlediğinde, Türkiye adanın kuzey kısımlarını işgal etme şansı buldu. Bunu takiben, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) krize bir çözüm olarak ayrılıkçı “iki bölgeli iki toplumlu federal Kıbrıs”ı tanıttı.
Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyini işgal ettiğinden beri, İsrail’in Filistin’i işgalini anımsatan savaş suçları işlemiştir. Türkiye 1974’ten beri yüzbinlerce yasadışı Türk yerleşiği Anadolu’dan Kıbrıs’a yerleştirdi. Bu yerleşimler aynı zamanda Türk hükümeti tarafından hem Kıbrıs’ta hem de Doğu Akdeniz bölgesinin geri kalanında Türk Devletinin emperyalist faaliyetlerine karşı çıkan Türkçe konuşan Kıbrıslılara yönelik kültürel, sosyal ve ekonomik baskı için kullanılmaktadır.
Daha yakın bir tarihte, 22 Ocak 2018’de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1974’ten bu yana adada yaşanan en karanlık olaylardan biri olan Türkçe konuşan Kıbrıslıların gazetesi Afrika’ya (şimdi Avrupa) karşı bir linç kampanyası başlattı. Avrupa gazetesi, Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerinde Kıbrıslılar tarafından yayınlanan en büyük gazete olarak Erdoğan’ın Kürt halkına karşı olanlar da dahil olmak üzere bölgedeki militarist politikalarını eleştirmektedir. Erdoğan, Türkiye’nin kuzey Suriye ve kuzey Kıbrıs’taki işgali üzerine bir eleştiri yayınladıktan sonra, takipçilerini gazetenin genel merkezine saldırmaya çağırmıştır. Ertesi gün, bayrak sallayan protestocular, gazetenin binasını yıkmak için şişe ve taş fırlattı.
Şu anda beş NATO gücü (Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri) Batı Asya ve Kuzey Afrika’nın jeopolitik açıdan en stratejik bölümünde batmaz bir uçak gemisi gibi kullandıkları bu küçük adada konuşlanmıştır. Petrol ve gaz yatakları bakımından zengin olduğu bilinen Kıbrıs çevresindeki sular, Türk hükümeti ve büyük enerji şirketleri tarafından sondaj seferlerine tabi tutulmaktadır. Yaklaşan BM toplantısıyla, Kıbrıs’ta yabancı güçlerin varlığını sürdürecek olan NATO’nun federal Kıbrıs önerisi, Kıbrıslıların benzer bir öneriyi (BM Annan Planı) 2004’te referandumun ile reddetmesine rağmen yeniden masaya yatırılmıştır.
Yabancı güçler Kıbrıs’ı nasıl şekillendireceklerini tartışmak üzere Nisan ayında bir araya gelmeye hazırlanırken, Kıbrıslıların ülkelerinin yabancı işgalini sona erdirme, NATO tarafından benimsenen bölücü çözümleri reddetme ve bağımsızlıkları için mücadele etme mücadelesini destekliyoruz. Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıları, sadece Batı Asya ve Kuzey Afrika’da değil, dünyanın diğer bölgelerinde de yabancı egemenliğe karşı verdikleri mücadele ve kurtuluş mücadelelerine katkılarından dolayı selamlıyoruz!
Kıbrıs’ta yabancı egemenliğine son!
Kıbrıslıların kurtuluş hakkını koruyun ve destekleyin!
Doğu Akdeniz’deki ve tüm dünyadaki NATO planlarını ve kuvvetlerini ifşa edin ve onlara karşı çıkın!
Doğu Akdeniz’deki tüm emperyalist istilaları durdurun!
Yaşasın enternasyonal dayanışma!
(Çeviri: Kıbrıslılar Birliği)