Taşıma nüfus politikası ilhak politikasıdır!

Aziz Şah – Önce Yenidüzen’de yayınlanan “ilhak” anketi, sonra “diaspora muhalefeti” diyebileceğimiz yurtdışına kapağı atmış Türk liberallerinin “Erdoğan seçimi kazanmak için KKTC’yi ilhak edecek” söylemi…

Ardından BRT’nin başındaki UBP komiserinin Dikilitaş’ta otururken “Türkiye’ye bağlanmayı tercih etmeliyiz” lafı…

Ve Kuzey Afrika, Ortadoğu ile Kafkaslar’da Türkiye’nin yürüttüğü askeri operasyonlara destek veren “gizli el” İngiliz emperyalizminin eski dışişleri bakanının bir Türk milliyetçisi edası ile yaptığı “iki devlet” propagandası…

Ne zaman “ilhak” gündemi dayatılsa önce “Türkiye’nin böyle bir Kıbrıs siyaseti yok”, sonra “Yapamaz, yapabilecek olsa yapardı”, en nihayetinde de “Erdoğan her türlü irrasyonel (akıldışı) irredantizme (ilhakçı işgal siyaseti) kalkışabilir” denir…

Öncelikle bu ilhak gündemi bilinçli yaratılıyor. Nabız ölçmedir bu…

Türkiye’nin resmi politikası Kıbrıs’ın tamamını istirdattır (geri alma). “Türkiye’nin ilhak siyaseti yok” diyenler BM parametrelerini dünyanın değişmez kanunu zanneden liberallerdir.

“Yapamaz, yapabilecek olsa yapardı” diyenler ise az-çok haklıdır. Bu tür meseleler konjonktüreldir çünkü. Ama “yapamaz” yargısı da konjonktüreldir…

“Erdoğan her türlü irrasyonel (akıldışı) irredantizme (ilhakçı işgal siyaseti) kalkışabilir” diyenler ise meselenin Erdoğan’dan ibaret olduğunu zanneden kör liberallerdir. Türk devlet geleneği zaten “irredantizm”e dayanır. Bunu da Osmanlı ve Türkiye “Serhat Vatan”a yerleştirilen nüfus üzerinden yaptı. Hatay Türkiye’ye bağlanmadan önce demografisini değiştirdiler, askeri harekâtlardan sonra kuzey Suriye’nin çok uluslu yapısını altüst ettiler.

Temmuz 2019’da Fuat Oktay Kıbrıs’a geldiğinde Tatar’a bir laf ettirdiler: “KKTC artık ‘yavru’ değil ‘Serhat Vatan’dır” diye… “Serhat Vatan” sınır boyu demektir. Osmanlı, zamanında “sınır boyu”na yerleştirdiği nüfus üzerinden yürüttü yayılmacılığını. Bu nüfus politikasına da “şenlendirme” dedi. Bu adlandırma bana hep hüzünlü gelmiştir…

Bu sebepten 1974’ten sonra Kıbrıs’a gönderilen ilk nüfus MHP kökenli ülkücü faşistlerden seçilmişti. Faşistler ‘serhat vatan’ boyunca Rumların kovulduğu köylere yerleştirildi…

Yenidüzen’de yayınlanan “ilhak” anketi tam olarak “şenlendirme” siyasetinin sonucudur. “Türkiyeli yerleşikler ilhak diyor” dedi anketi yapanlar. Tabii, “yerleşik” demediler “göçmen” diyorlar ısrarla. Sistematik bir şekilde taşınan yerleşimcilere “göçmen” diyerek ilhak siyasetine hizmet ediyorlar!

Bugün aleni bir ilhak politikası var. Bu da nüfus taşıma politikasıdır. 1974’ten beridir devam eden yerleşik-yerleşimci sömürgeciliği ilhak politikasının birinci ayağıdır. Siz buna karşı çıkmadıktan sonra allı pullu laflar etseniz de ilhaka karşı çıkamazsınız!

Bugün illegal yerleşik taşıma nüfusa karşı çıkanlara takmadığı yafta kalmadı KKTC’ci ‘sol’un: “Kıbrıs milliyetçisi”, “ırkçı”, “mikro faşist”, “kültür milliyetçisi” olduk; ilhak politikasının birinci ayağı olan nüfus taşımaya ve dağıtılan vatandaşlıklara karşı çıktığımız için!

Savaştan sonra demografik yapının değiştirilmesinin “savaş suçu” kapsamına girdiğini, insanlığa karşı işlenmiş suç olduğunu, bu nüfusun da yerinden kovulanların yerine getirildiğini bile bile savunmaya devam ediyorlar sömürgeci nüfus politikasını, işgal rejiminde “vatandaşlık hakkı” diyerek…

CTP’den Bağımsızlık Yolu’na “Kıbrıs Türk solu”nun geniş bir kesimi hem “Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkes Kıbrıs Türk halkıdır” diyerek hem de “hak eden herkes vatandaş olmalı” diyerek Kıbrıslıların iradesinin hiçleştirilmesini aleni bir şekilde savunuyor.

İlhaka karşı çıkmak ilhak için atılan adımlara karşı çıkmakla başlar. Nüfus taşıma politikası ilhakın birinci ayağıdır…

Sömürgecinin kafası berraktır “serhat vatan”a nüfus yerleştirirken…

Ya sizin?

Sömürgeci nüfus politikasına karşı değilseniz ilhaka da karşı değilsiniz!

(29 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author