Aziz Şah – Tek Kıbrıs vatanı, tek Kıbrıs devleti, tek Kıbrıs bayrağı, tek Kıbrıs halkı diyen Kıbrıslılardı Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişauli…
Kavazoğlu’nun tabutunun üzerine Türk, Mişauli’nin tabutunun üzerine Yunan bayrağı seren AKEL de hiç Kıbrıslı olamadı “olması gereken zaman”da…
Meşhur soruda dediği gibi:
-Savaş zamanı ne yaptın?
Toprağı, devleti ve halkıyla Kıbrıs’ın bölünmez bütünlüğünü savunan iki yurtsever devrimciyi gömerken uğruna öldükleri Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını tabutlarının üzerine sermek aklınızın ucundan neden geçmedi?
AKEL’in kitleselliği kadar cesareti ve “ideolojik bağımsızlığı” yoktu, Rum egemenlerin ideolojisini savundu. AKEL Merkez Komitesi’ndeki “son Kıbrıslı” Kavazoğlu’nu da koruyamadılar…
“Korumak istediler mi?” sorusu ise ortada duruyor…
Amerikan “conflict resolution” modelinde gerçekleşen piknikler yerine “tarih kongreleri” yapılıp açık açık geçmişimiz tartışılsaydı bugün “anıları yolumuzu aydınlatıyor” diyebilirdik. Hâlbuki bugün karanlık geçmiş yolumuzu görmemizi engelliyor…
“Tarihle yüzleşmek istediler mi?” ise diğer bir soru…
Her 23 Nisan’da Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet’in, her 11 Nisan’da Kavazoğlu’nun anmalarında aynı soruya takılırım…
Anılan ölülerin, ölülerimizin fikirleri neden hiçleştirilir ananlar tarafından?
Avukatlar cumhuriyetçiydi, Kıbrıs Cumhuriyetçisi…
Kavazoğlu da cumhuriyetçiydi ve dahi anti-federalistti…
Dali’de yaptığı meşhur konuşma Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’nin yaşamasını ne kadar istediğinin delilidir:
“Kıbrıs Türk toplumu yurdumuzun gerçek demokrasi kaidelerine göre ve insan haklarına dayanarak idare edilmesini istiyor. Toplumumuz memleketin idaresinde elbette söz ve müdahale hakkına sahip olmak istiyor. Bu toplumumuzun demokratik ve kaçınılmaz bir hakkıdır. Her vatandaşın yurdun idaresine iştirak etmesi, yurdun idaresinde söz ve müdahale hakkın sahip olması vatandaşlık ve demokratik ödev ve haklarındandır. Fakat bu devlet idaresinin normal çalışmasına engel olmayı devletin ve yurdun idare mekanizmasına mayın koymaya hakkınız olduğu anlamına gelemez”…
Kavazoğlu’nun o gün “devlet” dediği Kıbrıs Cumhuriyeti’dir…
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromiko’nun önerdiği “federasyon”u da Kavazoğlu 27 Ocak 1965’te kendi imzasıyla yayınladığı bildiride “bölücü” olarak niteledi. Düşünün ki bir komünist Sovyetler’e karşı çıkıyor…
Kaldı ki Sovyetlerin 1965 yılında önerdiği federasyon ile 1974 taksiminden sonra (yani bugün AKEL ve “iki toplumlu iki bölgeli federasyon”cuların savunduğu) ABD ve İngiltere’nin dayattığı federasyon arasında dağlar kadar fark vardı…
Kavazoğlu “bölücü” saydığı federasyonun “Kıbrıs gerçekleriyle uyuşmadığını ve uygulanabilir olmadığı”nı ve “emperyalizmin elinde bir silah olacağı”nı söylüyordu.
Ölüm yıldönümünde “AKEL Türkçe” hesabı sosyal medyada önce Kavazoğlu’nun fotoğrafını paylaştı; bunu anladık! Ardından da AKEL Genel Sekreteri Ezikias Papayuannu’nun fotoğrafını paylaştılar. Görünce öfkelendim…
1950 Enosis Plebisiti’nde, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra, 1962’de Muzaffer Gürkan ile Ayhan Hikmet öldürülmeden hemen önce 10. Kongre’de, Ekim 1963’te Kanlı Noel’den hemen önce, Haziran-Temmuz 1964’te Grivas’ın adaya dönüşünü selamlarken, Kavazoğlu öldürüldükten sonra 1966’da 11. Kongre’de Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayalım diyerek taksimin taşlarını döşeyen AKEL Genel Sekreteri Ezikias Papayuannu…
Cehenneme giden yol “iyi niyet” taşları ile döşenmiştir. 1975’te “emperyalizmin oyunu” dedi Papayuannu Kıbrıs’ın bölünmesine. 1941’den 1974’de kadar sosyal şovenizmin bataklığına bat, sonra da “emperyalizmin oyunu” ha?!
Emperyalizme maşa oldunuz, haberiniz yok…
1974’e kadar Enosis, 1974’ten sonra da federasyon dedi AKEL. Biz dün dediğimiz gibi yarın da “tek vatan Kıbrıs” diyeceğiz. Kıbrıslılar için başka bağımsızlık yolu yok…
Şeytanın sor dediği soru: Papayuannu Kavazoğlu öldürülürken ne yapıyordu?
(12 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)