Aziz Şah – 21. yüzyılın kendinden önceki zamanlardan farklı bir özelliği var: Gericiler kendilerine ait vasıfları karşılarındakilere atfederek saldırıyor…
Bu durum Kıbrıs yerelinde de küresel ölçekte de karşımıza çıkar…
Amerika’da beyaz üstün ırkçılar ezilen siyahlara ve onları savunan işçi sınıfından beyazlara liberal “kimlik siyaseti” yapıyorsunuz der. Halbûki kimlik siyasetini yapan ezilenler değildir, beyaz üstün ırkçılardır.
Avrupa’da da mülteci düşmanları savaştan kaçan insanlara sahip çıkanlara saldırırken “kimlik politikası” bahanesine sarılıyor. Halbûki “kimlik politikası”nı yapanlar mültecilerle “ari ırkı”nın kirlenmesinden korkanlardır…
Türkiye’de iktidara “muhalif” Türk milliyetçileri sabah akşam “Türküm, doğruyum, çalışkanım… Varlığım Türk varlığına armağan olsun… Ne mutlu Türküm diyene!” diyen “Andımız”ı savunurken HDP gibi Kürtlüğünden feragat edip Türkiyeli olmaya çalışan bir muhalefeti “Kürt milliyetçiliği” yapmakla suçlar. Türk milliyetçileri Kürtleri “kimlik siyaseti” yapmakla suçlar…
Kıbrıs’ta bir yanda “Kıbrıs Türk’tür”, diğer yanda “Kıbrıs Yunan’dır” diyen faşistler ile kuzeyde ganimet üstünde kurulu KKTC’yi sahiplenerek “iki bölgeli ve iki toplumlu Kıbrıs”ta “ganimeti ve iktidarı paylaşmam” diyen “Kıbrıs(lı) Türk” aydınları inatla ve ısrarla toprağıyla, halkıyla ve bayrağıyla Kıbrıs’ın bölünmez bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunanlara “Kıbrıs milliyetçisi” der…
Ne zamandan beridir bir ülkenin sömürgeciliğe karşı bağımsızlığını savunmak liberal “kimlik siyaseti”dir?
21. yüzyılda dünyanın her yerinde gericiler kendilerine ait vasıfları karşılarındakilere yükler…
Türkiye’de yaşanan NATO’cu kavgasına bakarken geldi bunlar aklıma…
NATO’nun kuruluş yıldönümüne denk gelen 4 Nisan’da 103 tane amiral “Montrö” bildirisi yayınladı. 5 Nisan’da sabaha karşı gözaltına alındılar. Bir hafta sorgu-sual işleminden sonra serbest kaldılar…
Amirallere yapılan suçlamalardan en tuhafı NATO’cu, Atlantikçi ve Amerikancı olmak…
Türkiye Cumhuriyeti NATO üyesidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri NATO ordusudur.
Komutanlar NATO komutanıdır, hayatları boyunca NATO konsepti çerçevesinde eğitim alırlar ve düşünmeyi öğrenirler.
Türkiye her fırsatta NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olmakla övünür. Adana’daki İncirlik ve Malatya’daki Kürecik Radar Üssü NATO’nun Akdeniz’deki kalbi ve beynidir.
4 Nisan NATO’nun 72. kuruluş yıldönümüydü, Milli Savunma Bakanlığı “Birlikte daha güçlü” diye bir kutlama mesajı yayınladı. 5 Nisan’da gözaltına alınan emekli amirallere NATO’cu oldukları suçlaması yapıldı.
NATO insanlığa karşı suç işleyen en büyük terör örgütüdür. Afganistan’dan Kıbrıs’a dünyanın her yerinde ya doğrudan müdahaleler ve darbeler ile ya da özel harp ile halkları kıyımdan geçirdi…
Faşistlere “Kıbrıs Türk’tür” ve “Kıbrıs Yunan’dır” dedirtip kendi Özel Harp Daireleri ile kurduğu örgütleri çarpıştırıp Kıbrıs’ta toplumları ayrıştıran da NATO’dur.
Kıbrıs’ın bölünmesi kararı da 1971’de NATO’nun Lizbon zirvesinde alındı. Hem taksim hem ölüm dediler…
NATO halkların düşmanıdır.
“Bir zamanlar Kıbrıs’ta Rambo” dizisi ile TRT’nin gösterdiği de NATO’nun Türk-Yunan Özel Harp Daireleri’nin birbirlerine karşı verdiği gayri nizami harbin aşk hikâyesidir…
Kıbrıs’ta çatışmaları başlatan NATO’nun Türk ve Yunan Özel Harp Daireleridir. Bitiren ise NATO’dur. Kıbrıslıların NATO ile kan davası vardır…
Türkiye ise Kıbrıs’taki varlığını NATO’ya borçludur!
Türkiye’de yapılagelmiş en komik tartışma NATO’culuk tartışmasıdır.
AKP’liler emekli amirallere NATO’cu diyor. Askerci “muhalifler” de karşı tarafa NATO’cu diyor. Velâkin Türkiye NATO üyesi! Madem ki iki taraf da “NATO’culuk”u ayıp ve suç sayıyor, o zaman NATO’dan çıkın!
Libya savaşında İzmir’i NATO karargâhı yapan AKP Libya savaşını destekleyen amirallere NATO’cu diyor.
NATO’cu NATO’cuya NATO’cu diyor…
Şu 21. yüzyıl bir bitse de rahatlasak…
(14 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)