Aziz Şah – 50 senedir bir tahterevallideyiz…
Bir ucu Türkçülük diğer ucu İslamcılık olan bir tahterevalli…
İslamcı-Türkçü AKP-MHP Kızıl Elma koalisyonu topyekün Kıbrıs Türk yargısına saldırdı.
Kıbrıslıların verdiği tepkilerden en “yanlış”ı MHP ve Devlet Bahçeli konusundaydı. Bahçeli’nin “Rumların değirmenine su taşıyan kepazelik” ve “Anayasa Mahkemeleri her yerde çıbanbaşı” sözleri sanıldığı gibi zırva değil, parti doktrinidir.
Milliyetçi Hareket Partisi’ne AKP’nin “yedek lastiği” ve “bastonu”, Devlet Bahçeli’ye de “bunadı” diyenler yanılıyor. Türkiye’de en aklı başında liderdir Bahçeli…
Düne kadar muhalefette olan MHP’nin tarihini göz ardı edince, Erdoğan’a hakarete varan sözler eden Bahçeli’nin bir anda nasıl AKP’nin iktidar ortağı olduğunu anlayamazsınız.
MHP önce devlet partisidir. Oy oranı kaç olursa olsun 1940’lardan bu yana Türkiye’de önce ırkçı Turancı hareketin, sonra İslamcı ideoloji ile birleşen Türkçü faşizmin resmi partisidir. Onlarca siyasi cinayet ve katliamda MHP imzası vardır. 2021 senesinde MYK’sına 1970’lerde siyasi cinayetler işlemiş kontrgerillaları “akil adam” olarak alan bir faşist partiden bahsediyoruz…
Devrimcilerle savaş için 1970’lerde Komando Kampları’nda kendi paramiliter teşkilatlarını kurmuş, 12 Eylül darbesinden sonra da “devlet dini” olan Türk-İslam Sentezi’nin merkez odağı olmuştur.
Yani gırgıra vurarak “bunamış” ve “yedek lastik” denemeyecek devletin aklı ve kendisidir MHP.
1977’de MHP’nin seçim bildirgesindeki vaatleri ile 2017’de Erdoğan’ın MHP’nin desteği ile getirdiği “başkanlık sistemi”nin vaatleri aynıdır.
1977’de şöyle diyordu MHP: “Devlet başkanı doğrudan doğruya halk tarafından seçilecek ve istikrarlı, etkili ve icra için gerekli olan yetkilerle teçhiz edilecektir… Tarihimizde Devletimizin cihan hakimiyeti güçlü devlet idaresiyle gerçekleşmiştir… Milliyetçi Hareketin, Milli Devlet-Güçlü İktidar Ülküsü hukuki dayanağını bu esaslardan almaktadır”…
2017’den beri Türkiye’de yapılanlardan bir farkı yok MHP’nin 1977’de söylediklerinin. Hukuki dayanağını “anayasa”dan değil, “milli devlet-güçlü iktidar” doktrininden alıyor. Boşuna bizim Anayasa Mahkemesi’ne “Anayasa Mahkemeleri her yerde çıbanbaşı, her yerde sorun kaynağıdır” demedi Bahçeli.
Yani durup dururken Bahçeli Kıbrıs’taki Anayasa Mahkemesi’ne “çemkirmedi”…
Kıbrıslılar Ortadoğu’yu, Türkiye ve Yunanistan’ı ve dünyayı okumuyorlar. Zahmet bile etmiyorlar! Tanımadığınız düşmanla mücadele edemezsiniz, herşeyi de gırgıra vuramazsınız! Şakası yapılamayan şeylerin başında da faşizm gelir…
MHP’nin devletin faşist partisi olarak Kıbrıs’ta Anayasa Mahkemesi’ni “çıbanbaşı” olarak tanımlamasının gırgıra vurulacak hiçbir tarafı yoktur.
“Eski” devrimci solun klasik sloganlarından biri “Faşist yuvalar dağıtılsın, MHP ve Ülkü Ocakları kapatılsın” idi…
Kısa bir süre önce, “Love Erdoğan” afişlerinin üzeri cızıldığı için AKP’nin KKTC Temsilciliği’nin Mağusa Gençlik Örgütü’nün şikayeti üzerine Kıbrıslı yurtseverler polis tarafından apar topar evlerinden alındılar, sorgu, sual ve tehdide maruz kaldılar…
“Gündem manipüle edilerek değiştiriliyor” deniyor, aslında gündem hiç değişmiyor!
AKP’nin KKTC temsilciliğinin Mağusa Gençlik Örgütü’nün bir sözüyle polis harekete geçip Kıbrıslı yurtseverleri tutukladı.
Kıbrıs’ta “yedek güç” olarak tutulan İslamcı-Türkçü Kızıl Elmacılar üç çatı altındadır: AKP temsilcilikleri, Ülkü Ocakları, hemşeri dernekleri.
Hemşeri dernekleri 22 Ocak’ta linçi gerçekleştiriyor, AKP temsilcisi gidip polisten linççileri kurtarıyor, Ülkü Ocakları mahkemede Kıbrıslı aydınlara karşı tanıklık yapıyor, AKP Gençlik Örgütü de Kıbrıslı yurtseverlerden şikayetçi olup tutuklatıyor…
22 Ocak’tan beridir herkesin dilindedir “AKP temsilcilikleri KKTC yasalarına aykırı” diye…
Peki, “bağımsız yargımız” soruşturabiliyor mu bu yapıları?
Polis Ankara’daki Genelkurmaya bağlı olduğu için mahkemeye dosya bile gelmiyor!
(23 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)