Aziz Şah –
-Sen ne söylersen söyle, söylediğin karşındakinin anladığı kadardır, demişler…
Faşist MHP’nin reisi Devlet Bahçeli çıktı kürsüye…
-Kıbrıs’ta iki devletli çözümden başka yol kalmamıştır, dedi.
Akıncı’nın Tatar’ı eleştirmesine “uyuyan komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğinin işaretidir” dedi…
“Nereye ve kimlerin bataklığına aktığı az çok belli olan bu ahmağın Tatar’a yönelik ‘Cenevre’de Türkiye’nin papağanı olacak’ açıklaması tam manasıyla EOKA’cı bir ağzın hezeyanıdır” dedi…
-Tatar papağan değildir, dedi…
Tatar’ın “Türkiye ile işbirliği”nden “rahatsızlık duyanlar Türk düşmanları, Rum sevdalılarıdır” dedi…
“Tatar’a Türkiye’nin papağanı diyenler önce kendilerine bakmalı, Papaz tuzaklarına nasıl düştüklerine kafa yormalıdır” dedi…
“Kıbrıs’ı ayak oyunları ile Rumların üzerine geçirmek için elinden geleni ardına koymayan Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfat Rum palikaryalığıdır” dedi…
“Rum’un tasmasını başına geçiren vatansızların tahrik ve tertiplerine aldanacak yoktur!” dedi…
“Kıbrıs Türk’tür, Kıbrıs şehadettir, Kıbrıs mücahittir, Kıbrıs bekadır” dedi…
“Aksini iddia edenler, Rumların ve sömürgeci odakların ücretli ajanlarıdır” diye sözlerini tamamladı…
Peki, siz bu konuşmadan ne anladınız?
Konuşan bir “bunak” mıdır? “Yedek lastik” midir?
Türkiye’nin tarihsel faşist partisi MHP’ye bu kadar yaygın olarak AKP’nin “yedek lastiği” veya “bastonu” denmesi de faşizm meselesinin ciddiyetinin idrak edilmediğini gösterir…
Bahçeli “bunak” değildir, tam aksine faşizmin tarihsel birikimi ile konuşmaktadır. Klasik Türkçü faşizm ile Türk-İslam sentezi ülkücülüğünün harmanlanmış hali var karşımızda…
Kıbrıslılar Bahçeli’yi dinledi ama anlamadı…
“Bunamış” zannediyorlar karşılarında faşist nutuk atanı…
“Bahçeli Akıncı’ya ‘ahmak’ dedi” diye başladı söylenmeye Kıbrıslı…
Bu konuşmanın en önemsiz kısmı Bahçeli’nin Akıncı’ya “ahmak” demesidir…
Mesele Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin Kıbrıslılara buldukları her fırsatta hakaret etmesi de değildir…
Mesele edilen hakaretlerin “siyasal anlamı”dır!
Faşist için bir “düşman profili” vardır. Düşman profili de imhâ için bir kılavuzdur:
1)Türkçü faşizmin düşmanlarının başını gayri-Müslim ve gayri-Türk azınlıklar çeker.
“EOKA’cı ağzı” ve “Rum’un tasmasını başına geçiren” demesinin nedeni budur…
Yani durup boşuna Mustafa Akıncı’nın Leymosun’da EOKA’ya karşı mücahit olarak nasıl savaştığını anlatmayın!
Çünkü zaten Akıncı bahanedir, sözkonusu düşman Kıbrıslılardır!
Faşist için konu “düşman”ının “Rumluğu”nu ispat etmektir…
2) Türkçü faşizmin diğer bir düşmanı “Hain Türkümsüler”dir.
Yani, tek ana dili Türkçe olan, Türk gibi “görünen”, ama kendini “öz” saysa da birkaç nesil önce “Türkleşen”lerdir bunlar. Hiçbir zaman yeterince Türk olamazlar…
“Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfat Rum palikaryalığıdır” demesinin sebebi “Türkümsü” dedikleri düşmanlardan görürler Kıbrıslı Türkleri…
3) Türkçü faşizmin diğer bir düşmanı “kozmopolit aydınlar”dır.
Bunun için “halkların kardeşliği” demeniz yeterlidir, bırakın Rum’la federasyon kurmayı…
“Rum sevdalıları” demesinin nedeni de budur.
4) Türkçü faşizmin ANA DÜŞMANI “komünizm”dir.
Faşistler için “komünizm” bütün düşmanları birbirine bağlayan bir “ağ”dır.
Bu yüzden Akıncı’nın konuşması için “uyuyan komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğinin işaretidir” dedi.
5) Türkçü faşizmin diğer bir düşman tanımı “5. Kol”dur.
Hiçbir milli, dini ve ahlaki değeri olmadığını iddia ettikleri, “dış güçler”in “içimizdeki ajanlar”ıdır bunlar… Casusluk ve sabotaj gibi eylemleri tanımlamak için kullanılan “5. Kol Faaliyeti” kavramı zaman içinde suç icat etmek için araç oldu.
“Aksini iddia edenler, Rumların ve sömürgeci odakların ücretli ajanlarıdır” sözü de buradan gelir.
Sizin “bunak” zannettiğiniz faşist MHP’nin reisi faşizmin tarihsel birikimi ile konuşmaktadır.
Meselemiz faşizm meselesidir, gülüp geçilecek bir konu değil…
(28 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)