Aziz Şah – 1955’te Londra’da gerçekleşen Kıbrıs konferansında sorunu İngiliz sömürgeciliğinin değil, vahşi yerlilerin çıkardığını ispat etmeye çalışan Sir Anthony Eden şöyle der:
-“Biz onların arasında derin görüş ayrılığı olduğunu biliyorduk. Ama dünya bilmiyordu. Pek çok kimse, sorunun bizim modası geçmiş sömürgeciliğimizden kaynaklandığını sanıyordu. Şimdi bu görüş ayrılıklarının gösterilmesini sağladık ve sorunun gerçek doğasını göstermiş olduk”…
2021 Nisan’ında Cenevre’de İngiliz Dışişleri Bakanı’nın masaya iki öneri birden koyması, 70 sene önce İngiliz emperyalizminin “Taksim Tezi”ni yaratırken ortaya koyduğu gayretleri hatırlatıyor…
Cenevre’deki görüşmenin ilk günü yazdım: “Birazcık anti-emperyalist öfke ve şüphe, yalvarırım!”
İngiltere Dışişleri Sözcüsü, “İki toplumlu, iki bölgeli federasyon Kıbrıs sorununun çözümü için yeterince geniş bir çerçeve içermektedir” dedi…
Bir “geniş” bir de “gevşek” kelimelerinden korkarım, ilkesizlik belirtisidir. İkisi de kişiden kişiye, ideolojiden ideolojiye, devletten devlete farklı algılanır…
Durun, bir şüphe duyun!
“Yeterince geniş bir çerçeve” sözü bile tehlikeliyken, İngiliz Dışişleri Bakanı –yaklaşık iki sene hakkında yapılmadık dedikodu ve yorum kalmayan- Rum toplumunu karıştıran “gevşek federasyon” tezini yeniden gündeme getiriyor.
Şüphe duy, karşımızdaki İngiliz’dir!
1954’te “Türkiye’nin Kıbrıs diye bir sorunu yoktur” ve 1955’te Londra’da gerçekleşen Kıbrıs konferansında “Kıbrıs İngiliz sömürgesi kalsın” diyen Türkiye’ye 1956’da gidip “Taksim Tezi”ni benimseten İngiliz şeytanından bahsediyoruz…
İnsan birazcık şüphe duyar…
Olaya bakın:
Cenevre’de İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın masaya sürdüğü öneriler konusunda BBC’nin yaptığı haberi “düzeltti” Dışişleri Sözcüsü…
Haberde ne diyordu:
-BM parametreleri çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu federasyondan yanayız…
-Raab masaya gevşek federasyon önerdi…
-Taraflar birbirini tanıyacak, Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası tanınırlığı olmayacak ancak AB’nin parçası sayılacak…
-İngiltere tarafları yaratıcı ve esnek olmaya davet eder…
İngiliz Dışişleri bu haberi yalanlamadı, düzeltti, güncelledi ve “BM parametreleri”nin altını çizdi.
Geniş ve gevşek kelimelerinden ayrı olarak diğer iki tehlikeli kelime de “yaratıcı” ve “esnek”tir…
BBC’nin haberi çok karışık yazılmıştı, ancak İngiliz önerileri üzerine öne sürülen iddialar yalan değil, çünkü İngiliz önerilerinin olduğunu da Çavuşoğlu’ndan öğreniyoruz…
Basın toplantısında İngiltere’nin önerileri için, “Bazı fikirleri ilginç bulsak da özellikle egemen eşitlik beklentilerini karşılamadığı için ve Kıbrıs Türklerinin 1960 anlaşmasıyla elde ettiği statü ve egemenlik konusunda beklentileri karşılayacak nitelikte olmadığı için kendi düşüncelerimizi de paylaştık. En azından bir çaba sarf ettiler” dedi…
Yani Türkiye İngiliz önerilerini yetersiz buldu…
Korkutucu olan şudur:
1955’ten beridir Sir Anthony Eden’ın “Biz onların arasında derin görüş ayrılığı olduğunu biliyorduk. Ama dünya bilmiyordu” diye ifade ettiği ‘ayrılıklar’ı yaratma ve derinleştirmenin ustasıdır İngiliz sömürgeciliği…
Türkiye de o ustanın çırağıdır…
“Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” diyen Ankara’yı mesele sahibi yapmak için İngiliz emperyalizmi 1955’te Londra’daki konferansa çağırarak taraf yaptı…
Taksim Tezi’ni 1956’da Ankara’yı ziyaret eden Britanya Sömürgeler Bakanı ortaya attı…
Ondan sonra yapıldı “Ya Taksim Ya Ölüm” mitingleri…
“Milli Dava”: Made in Britain!
1955’te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında gerçekleşen Londra Konferansı’nın son günü ne tesadüf ki Atatürk’ün Selanik’teki evine MİT tarafından bomba atıldı. Bunun üzerine de 6-7 Eylül’de İstanbul’da Rumlara karşı NATO’nun Özel Harp Dairesi linç, yağma ve tecavüz örgütledi…
Eğer İngiliz tavukayağı gibi ortalığı karıştırıyorsa, şüphe duy!
(4 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)