Şener Levent – Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre bölücülük yapmak, bu cumhuriyet aleyhinde yıkıcı faaliyetlerde bulunmak ve bu cumhuriyet içinde başka bir cumhuriyet kurmak suç değil mi?
Sanırım bunun suç sayılmadığı hiçbir devlet yok dünyada…
Vatan hainliği demek bu…
O halde Kıbrıs hükümeti neden gereğini yapmadı ve yapmıyor?
1983’te yapabilirdi bunu…
Kuzeydeki mecliste, cumhuriyet içinde başka bir cumhuriyet kurulması için ellerini kaldırarak evet diyenlerin hepsini vatan haini ilan edebilir ve onları tutuklama kararı çıkarabilirdi…
Referandumla kurulmadı kuzeydeki devlet…
Halka sorulmadı…
Karar üstten geldi…
Niçin sormadılar halka?
Güvenmedikleri için!
***
Kıbrıs hükümeti bu kararı meşru saymadı, ama gereğini de yapmadı…
Yenilmişlik ve güç karşısındaki ezilmişlikle çaresizlik psikozundan mı?
Hayır yalnız ondan değil…
Bir de suçluluk psikozu var…
Enosis psikozu var…
Ve 1963 psikozu var…
Akritas psikozu var bir de…
Kıbrıslıtürkleri toplu imha planı…
O zamanlar Kıbrıslıtürk toplumu yediden yetmişe mücahitti ve barikatlardaydı…
Sonradan muhalefetin önde gelen liderlerinden olan pek çok kişi ya havancı, ya bazukacıydı…
Kıbrıs hükümeti hepimizi devlete karşı ayaklanan teröristler sayıyordu…
Böyle olduğu halde o zamanlar bile tutuklama kararı çıkaramadı…
Yoklama barikatından alınıp götürülenler ve yargısız infaz edilenler oldu, ama herkes için olmadı…
Madem ki terörist idik, hepimiz için de tutuklama kararı olabilirdi değil mi?
Olmadı…
O da suçluydu çünkü…
Suçsuzluğundan emin değildi…
Enosis isteyen biz değildik…
Onlardı…
Bizim suçumuz, bana göre, enosise karşı bağımsızlık için değil de, taksim için savaşmaktı…
Enosis istemek de suç, taksim istemek de…
***
Suçluluk psikozundan hiç kurtulamadı Rum tarafı…
1974’te yaşadığı büyük trajediden sonra bile bunu içinden atamadı…
Çünkü Türk askeri müdahalesine davetiye çıkartan da kendileri oldu…
Bunun için kuzeydeki devletin ilanına bir şey diyemediler…
Ciddi bir tepki gösteremediler…
“Bu karar geri alınmadıkça biz bir daha müzakere masasına oturmayız” diyebilirlerdi…
Demediler…
Bu devleti ilan edenlerle masaya oturdular…
Pazarlık yaptılar…
Her pazarlıkta bir mevzi daha kaybettiler…
İstemeyerek de olsa kuzeydeki yapının kökleşmesine yardımcı oldular…
Kıbrıs bir de bütünüyle Avrupa Birliği’ne alınınca, arzu etmedikleri başka şartlara da boyun eğmek zorunda kaldılar…
38 yıl geçti kuzeydeki kukla devletin ilanından sonra…
Türkiye’nin adaya daha çok yerleşeceği belliydi…
Yerleşti de…
İyice yerleşti…
38 yıl önce o adımı atanlar daha fazlasını istiyorlar şimdi…
İlan ettikleri devlete yasallık talep ediyorlar…
Kıbrıs hükümetine açıkça “Biz senin vatandaşın değiliz” diyebiliyorlar…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkıcı faaliyetlerini yoğunlaştırdılar…
***
Ben Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıyım…
Ama zorunlu olarak KKTC vatandaşıyım da…
KKTC’yi yasal bir devlet saymıyorum…
Ama yasal olmayan bu devletin yasalarına göre yargılanıyorum…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı hiçbir suç işlemedim…
Yıkıcı faaliyette bulunmadım…
Bundan dolayı mahkemeye verilmedim hiçbir zaman…
Ama kuzeydeki kukla devlete karşı yıkıcı ve bölücü faaliyette bulunmuşum diye yüzlerce dava açıldı hakkımda…
Nerde yargılanıyorum?
Vatandaşı olduğum Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı bölücülük yapanların mahkemesinde…
Nasıl bir terslik bu?
Adadaki yasal devlet tarafından değil, korsan devlet tarafından yargılanmak…
Yurdumu işgalden kurtarmak ve birleştirmek istemek suç…
Bölmek mübah!
Ne ada bu ada…
Dördüncü kere batıp çıktı da fark edemedik galiba…
(11 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)