
Aziz Şah – Ocak 1994’ten Ağustos 1996’ya DP-CTP hükümeti vardı. Çok foya döküldü o iki buçuk senede…
1994’te Grup Yorum’un Mağusa’da konseri vardı. Müzik aletlerine el koyarak grubu “sınırdışı” ettiler…
14 Mart 1996’da St. Barnabas Manastırı baskını gerçekleşti…
27 Mart 1996’da DAÜ’de gerçekleşen basit bir üniversite boykotu sonucunda askeri rejim ayağa kalktı. Polis boykota katılan Filistinli ve Kürt öğrencileri evlerinden topladı, bazıları “sınırdışı” edildi…
6 Temmuz 1996’da Kutlu Adalı öldürüldü…
DP-CTP hükümetinde yaşanan bu vakalar Kıbrıs’ın kuzeyindeki askeri rejimin nasıl çalıştığını ortaya serdi: “Yasalara aykırı” Barnabas baskınından “yasalara aykırı” sınırdışılara ve “yasalara aykırı” soruşturulamayan Kutlu Adalı cinayetine…
Aslında yasalara aykırı bir şey yoktu. Çünkü tüm yasalar Geçici 10. Madde ile askıya alınmış durumdadır. Komutan ne derse o!
Grup Yorum Türkiye’den Kıbrıs’a konser vermeye geldi, Kıbrıs’tan Türkiye’ye “sınırdışı” edildi. Sınırdışı eden ise Kıbrıs’taki TC sömürge yönetimi…
TC’nin üst yönetiminden alt yönetimine konser vermeye gelen Grup Yorum alt yönetimden üst yönetime sınırdışı edildi. Sömürge ile sömürgecinin komedyasıdır bu! İşgalci ülkeden işgal edilen ülkeye gidiyorsunuz, işgal altındaki ülkeden işgalciye sınırdışı ediliyorsunuz.
Türkçe konuşan Kıbrıslıların uydurdukları bir efsane vardır: “Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye’den daha demokratiktir”!
Kendini sömürgecisinden daha demokratik zanneden bir zavallılık hali!
Nerede görülmüş sömürge ülkenin sömürgeci-işgalci devletten daha demokratik olduğu?
Ölçümüz Türkiye’deki kadar devlet şiddeti olmaması mı? Türkiye’deki kadar toplumsal mücadele olsa görürdük şiddetin âlâsını!
Beş aydır Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektöre karşı mücadele sürüyor! Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerde ne zaman eylemlilik olsa ertesinde öğrenciler sabaha karşı evlerinden alınıp “PKK’lı” diye uçağa konup sınırdışı edilir!
Hele bir 5 ay eylem sürdür Kıbrıslı! O zaman konuşuruz işgalci devlet mi, işgal altındaki topraklar mı daha demokratiktir…
Hatta Türkiye’de Kemalist çevreler de tekrar eder bu saçma tezi. Onlar da şöyle der 12 Eylül Cuntası tarafından kurulan KKTC’nin anayasası için: “Prof. Mümtaz Soysal yazdığı için KKTC’nin anayasasını TC’den daha demokratiktir”…
1958’den beridir ender görülen aydınları öldürülerek sindirilen ve bu şekilde teşkilat tarafından kolayca yönetilen, ezelden beridir Ankara’nın atadığı liderler tarafından temsil edilen bir toplumun “demokratik” değerlere sahip olduğunu zannetmek asırlardır valiler ve paşalar tarafından yönetilenlerin yanılgısıdır. “Vatandaş Türkçe konuş” denerek dayak atılmadığı için demokrasi var zannediyor ahali!
Hele şu “Mümtaz Soysal yazdığı için KKTC anayasası Türkiye anayasasından fersah fersah ileridir” saçmalığı yok mu?
1994’te Grup Yorum’un sınırdışı edilmesinden 1996’dan bugüne Kutlu Adalı cinayetinin soruşturulamamasına, 2000’de Avrupa gazetesinin matbaasında patlayan bombaların araştırılamamasına ve 2018’de Afrika gazetesini İslamcı-Türkçü bindirilmiş kıtaların polis gözetiminde linç etmesine kadar yaşadığımız herşey Prof. Soysal’ın yazdığı anayasadaki Geçici 10. Madde sayesindedir.
Denktaş’ın danışmanı Soysal Kıbrıs’taki polisi Ankara’daki Genelkurmay’a bağlayan Geçici 10. Madde ile mahkemelerde adil soruşturma yapılmasını engelledi!
Mümtaz Soysal anayasaya koyduğu kalıcı bir “geçici” madde ile Kıbrıs’taki işgal rejimine anayasal bir kılıf uydurdu. Minareyi çalan kılıfını hazırlar…
(1 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)