Aziz Şah – Bitmez bir hikâyedir şu “eski Türkiye” nostaljisi…
Israrla “yeni” Türkiye’nin karşısına “eski”si dikilir…
Yenisi eskisinden doğdu, biri diğerinin rahmidir. Birbirine zıt değil, birbirinin içinden çıkan ve devamı olan iki dönemden bahsediyoruz!
“Eski Türkiye’de böyle olmazdı” diye anlatıyorlar “eski”sini yaşamamış gençlere…
“Eski” Türkiye dedikleri Deniz’lerin idamı için iki elini birden kaldıran Süleyman Demirel’dir, onun kızı Tansu Çiller’dir, Mehmet Ağar’dır, Yarbay Korkut Eken’dir, JİTEM’dir…
“Yeni” Türkiye dedikleri Recep Tayyip Erdoğan’dır, 6. Filo’ya secde eden Abdullah Gül’dür, “sıfır komşu”cu Ahmet Davutoğlu Paşa’dır, Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ile paramiliter teşkilatı SADAT’tır…
Eski Türkiye’de kontrgerillanın ipliğini pazara çıkaran Savcı Doğan Öz’ü öldürdüler…
Yeni Türkiye’de kontrgerillanın ipliğini pazara çıkaran Savcı Doğan Öz’ü öldüren İbrahim Çiftçi’yi MHP’nin MYK’sına seçtiler…
Eski Türkiye’de Maraş, Çorum, Sivas katliamları oldu…
Yeni Türkiye’de Roboski, Diyarbakır meydan, Ankara gar ve Suruç katliamları oldu…
Eski Türkiye’de Kıbrıslı Cavit Orhan Tütengil, sendikacı Kemal Türkler, Ape Musa, Kürt Vedat Aydın, Atatürkçü Uğur Mumcu ve Kıbrıslı Kutlu Adalı öldürüldü…
Yeni Türkiye’de Ermeni sosyalisti Hrant Dink, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Uğur Kaymaz, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan öldürüldü…
Eski Türkiye’nin işgali altındaki Kıbrıs’ta Avrupa-Afrika gazetesinin matbaası bombalandı, Yeni Türkiye’nin işgali altındaki Kıbrıs’ta Avrupa-Afrika gazetesi taşlarla linç edildi…
Eski Türkiye’de gözaltında kaybolanların annelerinin Yeni Türkiye’de evlatlarının hesabını sorması yasaklandı…
Yoktur öyle iki zıt “eski” ve “yeni” Türkiye. İkisi birbirinin devamıdır…
Sivas-Madımak katliamında katledilen Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan tam da söylenmesi gerekeni söyledi:
“Yıllar yıllar önceydi. Yine siyasi cinayetlerdi konumuz. Bir panelde konuşmacılardık. Muammer Aksoy ailesi adına oğlu Işık Aksoy, Musa Anter ailesi adına Dicle Anter, Turan Dursun ailesi adına Abit Dursun, Uğur Mumcu ailesi adına Beyhan Mumcu… Ben de babamla ilgili olarak konuşmacıyım. Yanıbaşıma İlkay Hanım oturdu. İlkay Adalı… Kutlu Adalı’nın eşi. Henüz eşinin ölümü yeniydi. Sesi titreyerek yaşadıklarını anlattı. Çok etkilenmiştim ondan. Sonra uzun uzun konuştuk. Kutlu Adalı’nın “Yaseminlerimi Geri Verin” kitabını hediye etti. Adada bu kitap, yasemin hareketinin başlangıcı olmuştu.
Şimdi aklımla kalbim arasında gidip gelirken, bunca yaşadıklarımız ortadayken, sığlaştık, tüketildik, azaldık. Önceki gün bir TV programında dört gazeteci, üç saat boyunca Uğur Mumcu’nun adını yalnızca bir kere geçirirken Doğan Öz’ü neden öldürdüklerini bir kere daha anladım mesela.
Bir savcı aranıyor, deniliyor. Oysa bu işlere bakacak savcı mezarda yatıyor!
Açık değil mi her şey?
Zalimi keşfeden mazlumdur”…
“Eski” Türkiye’nin öldürdüğü Savcı Doğan Öz’ü arıyoruz bugün “yeni” Türkiye’de…
Daha önce birçok kez yazdığım gibi: Savcı Doğan Öz kendisinin ve kendinden sonra öldürülecek olanların katilini bulduğu için öldürüldü.
Doğan Öz 1978’de öldürüldü ama 1996’da öldürülen Kutlu Adalı’nın katilini de buldu.
(2 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)