NATO’ya karşı tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek halk

2009, Strasbourg – NATO’nun 60. yılı zirvesi protestolarından…

Aziz Şah – Yine bir NATO zirvesi…

Yine bir “hür dünya”, “Batı’nın değerleri”, “demokrasi ve insan hakları” demagojisi…

Dünyanın en büyük terör örgütü NATO’ya güzellemeler yapılıyor…

Ekranda müsamere çocuğu gibi NATO’cu yorumcular heyecan içindeler. NATO Türkiye’ye ne diyecekmiş…

-Our boys have done it, diyebilir…

Senelerdir bitmeyen “Türkiye eksen değiştiriyor” masalı, “Batı’nın değerleri”nden kopup “Rusya ve Çin’le birlikte mi anılacağız?” diyen liberallerin ağlamaları…

NATO’nun her zirvesinde Rusya ve Çin’i kuşatmak için stratejiler ve taktik manevralar geliştirilir. Buna göre görev paylaşımı yapılır. Gerisi teferruattır…

İstanbul’a demirleyen 6. Filo’yu kıble yapıp namaz kılan AKP ve MHP’liler NATO’dan çıkacak mı çıkmayacak mı diye tartışmaktan sıkılmadılar!

Deniz Gezmişler, Sinan Cemgiller, Ulaş Bardakçılar, İbrahim Kaypakkayalar, Mahir Çayanlar Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak istedikleri için öldürüldüler. Bir gün NATO’dan çıkarsa Türkiye, onların izinden yürüyenlerle çıkar ancak…

Geçtiğimiz aylarda Ukrayna-Rusya sınırındaki gerilimden dolayı Boğazlardan Amerikan gemilerinin geçeceği duyuruldu. Türkiye’nin devrimci gençliği “ABD Karadeniz’den defol!” yürüyüşü gerçekleştirdi, 6. Filo’nun denize döküldüğü yerde…

Devrimcilerin bu eylemine sosyal medyada AKP-MHP hesaplarından verilen tepki “Moskof’un finoları” ve “Rus uşakları” oldu 1968’deki gibi!

Mart 2020’de Erdoğan, Rusya İdlib’de Türk askerini bombaladıktan sonra Kremlin’de Putin’in kapısında bekletildi…

Nisan 2021’de “ABD Karadeniz’den defol” diyen devrimci gençlere aynı 1968’de olduğu gibi İslamcılar ve faşistler “Moskof’un finoları” diyordu…

Türkiye’nin bir gün gerçekten ekseni kayarsa ne Osmanlıcılar ne Avrasyacılar, 6. Filo’yu denize dökenlerin çocukları başarır bunu ancak!

Türkiye NATO’ya girdiğinden beridir insan hakları ve demokrasi için mücadele eden kim varsa NATO’nun özel harpçileri tarafından kıyımdan geçirildi. Ama “Batı’nın değerleri” deyip dururlar…

Darbeleri NATO yaptı, devrimcileri NATO astı, işkence tezgâhlarını NATO kurdu…

Aydınları NATO vurdu, katliamları NATO planladı, ülkeleri NATO böldü…

Coğrafyanın tarih koridorlarında kaç tane çıkmaz sokağa girmişsek duvarını NATO ördü…

Fazıl Önder’in katili NATO!

Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet’in katili NATO!

Berber Yahya’yı NATO vurdu!

Kavazoğlu’nu NATO öldürdü!

Kutlu Adalı’yı NATO vurdu!

Kaç tane faili meşhur cinayet varsa yarım asırdan fazladır peşinde dolaştığımız hepsi NATO’nun Özel Harp Dairesi tarafından işlendi.

Kıbrıs’ı kim böldü?

-NATO!

NATO zirvesinden Kıbrıs için ne çıkacak? Kıbrıs’ın adı bile geçmez böyle bir toplantıda. Neden geçsin? Ayaklandık da dünyanın huzuru mu kaçtı? Kıbrıs’ın adı geçerse de 1971 Lizbon NATO Dışişleri Bakanları toplantısında alınan “Taksim” kararından farklı bir şey çıkmaz!

NATO “iki bölgeli çözüm”ün mimarıdır. Yani Taksim’in! Hani, “BM parametrelerine dayalı iki bölgeli iki toplumlu federal Kıbrıs” diye ezberlenmiş ‘tanrı kelamı’ var ya…

Joe Biden “Federal çözümden yanayız” derse Kıbrıs’ta barışçıların yüreğini yağ bağlayacak biliyorum. Mazlum halkların katillerine alkış tutan barışçılarıdır bu adanın kadersizliği…

NATO “iki bölgeli Kıbrıs” der, biz “tek bölgeli Kıbrıs” hayal ederiz.

 NATO’nun “iki bölgeli”liğine karşı her zaman “Tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek halk”…

(15 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author