Aziz Şah – “Yeni şeyler söylemek”…
“Ortak akıl, ortak irade”…
“Korumacı ekonomik zihniyetten kurtulmak”…
Neo-liberal sömürgeci yağmacılığın 40-45 yılının özetidir bu üç madde.
TC’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri İslamcı sermayenin teşkilatı MÜSİAD’ın genel kurulunda söyledi bunları.
Solcu-sağcı fark etmez! “Yeni şeyler söylemek lazım, cancağızım” dedi mi biri, oradan kaçın!
“Ortak akıl”dan bahseden birilerini gördünüz mü anlayacaksınız ki İslamcılar ile liberaller ittifak kuruyor…
“Korumacı zihniyet” lafını duydunuz mu da anlayacaksınız ki kağıt fabrikaları kapatılacak, tuvalet kağıdında bile dışa bağımlı hale geleceksiniz, kıçınızı Dolarla sileceksiniz!
Türkiye’de neo-liberal yağmanın başkomutanı Turgut Özal’dı…
Hani Kıbrıslılara, “Domates üretmeyin biz size satarız” diyen, herşeye salça olan sömürgeci!
Özal’ı nihayete erdiren Erdoğan oldu:
Ne demir-çelik bıraktı ne şeker ne kağıt fabrikası ne tuz…
Ne Paşabahçe bıraktı ne TEKEL ne ETİ ne PETKİM ne TÜPRAŞ ne Türk Telekom…
Ne liman ne maden ne havaalanı ne OYAKBANK ne Sümer Holding…
Ne Araç Muayene İstasyonu ne elektrik dağıtım şirketi…
Ne alüminyum ne fosfat ne linyit ne demir…
Ne İşbank ne Halkbank hissesi, ne ETİ ne et balık ne piyango…
“Babalar gibi” sattılar ne varsa!
Öyle demişti AKP’nin efsanevi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan:
-“Babalar gibi satarım!”
-“Stratejik bir yermiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına”…
“Serbest piyasanın kıblesi” Amerika Birleşik Devletleri korumacılıkla alüminyuma kota koyarken Türkiye kağıt fabrikalarını kapatıp tuvalet kağıdında dışa bağımlı oldu…
Korumacılığı işte böyle öcü gibi gösterirseniz samandan fasülyeye, fıstıktan süt ürünlerine, kağıttan kayısıya, etten una kadar herşeyde dışarıya bağımlı olursunuz.
Kendi üreticisini korumayan sonunda dışarıdan almak için Dolar da bulamaz…
Birkaç sene önce bir Fransız limanını İtalyan bir kapitalist satın aldı. Fransa Cumhurbaşkanı neo-liberal Macron ayağa kalktı: Stratejik bir yerin satılması Fransa’nın ulusal çıkarlarına aykırıdır, kamulaştırıyorum dedi. Türkiye babalar gibi sattı bütün limanlarını. Üstüne Kıbrıs’ın kuzeyindeki limanları satmak ister!
2008 ekonomik depresyonundan sonra başladı kamulaştırma-kurtarma furyası. İngiliz ve ABD şirketleri kurtarmak için kamulaştırıldı, Arjantin YPF petrol şirketini, Fransa limanını kamulaştırdı…
Dönemin İngiltere Maliye Bakanı itiraf ediyordu: “Hayatım boyunca dinlediğim devlet müdahalesi, kamu mülkiyeti aptallıktır; serbest piyasanın alternatifi yoktur nutuklarını atanlar, şimdi benden lanet olası bankaları devletleştirmemi istiyorlar”…
Şimdi çıkmış bize kağıt fabrikalarını kapattığı için tuvalet kağıdını Dolar’la alan TC’nin sömürge valisi elinizde kalan 1-2 kurumu da satın gitsin diyor…
Senelerdir Ankara Kıbrıslı Türklere “Limanlar, Telekomünikasyon, Araç Muayene satılacak” der. “KIB-TEK üretim-tahsilat-dağıtım diye üçe bölünüp özelleştirilecek” der. “Kamu hastaneleri ve sosyal sigorta sistemi yeniden yapılandırılacak” der. “Kooperatifler profesyonelleştirilecek” der…
Der da der!
Çıkmış, “Korumacı ekonomik zihniyetten kurtulun” diyor bize sömürge valisi. Koruyacak kurum mu bıraktınız?
-Sanayi Holding, Eti, Peyak, Ayko, Zeyko, KTHY!
Kendi kağıt fabrikalarını korumayan sonunda kıçını silecek Dolar da bulamaz!
(23 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)