Aziz Şah – Erdoğan’ın 20 Temmuz 2021 baskını bir “müjde ruleti”ne döndü. Rus ruleti değil, müjde ruleti!
Erdoğan ilk kez gelmiyor Kıbrıs’a. Bu kadar abartmalarının sebebi ellerinde Kıbrıs dışında koz kalmadığından dolayıdır. O kadar “koz”suz kaldılar ki Afganistan gibi bir bataklığa asker göndermeye hazırlanıyorlar.
Ankara ne zaman “koz”suz kalsa Kıbrıslı Türklerin nefes almasını engelleyecek kadar boğazımızı sıkar!
Erdoğan’ın bu kez işgal rejiminin sözde meclisinde konuşma yapacak olması konuyu başka yerlere çekti: Denktaş’ı deviren Erdoğan Denktaş’ın KKTC’yi ilan ettiği kürsüde…
Denktaş Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşurken “ne söyleyeceğini biliyorum” diyerek onu dinlemeyen Erdoğan’ın bugün ne söyleyeceğini kimse bilmiyor…
Ama madem ki konu döndü dolaştı “Denktaş’ı yiyen Erdoğan”a geldi, eskiye gidelim…
“Dere geçerken at değiştirilmez” sözü her seferinde Ecevit’i hatırlatır bana…
Yalçın Küçük, “Türkiye Üzerine Tezler” kitabında Ecevit’in Denktaş’ın yerine başka bir lider geçirmek istediğini, fakat 1974’teki koşullarda bunun mümkün olmadığını söyler.
Nasıl ki Doktor Küçük’ü yeyip Denktaş’ı geçirdiler, Denktaş’ı da yeyip başkasını geçirme niyetindeydiler. Ancak savaş koşullarında “at” değiştiremediler. Sonrasında ise Denktaş Kıbrıs’ta Elçilerin ve komutanların ayağını kaydıracak ve atama yaptırabilecek güce erişti. Türkiye’de de iç siyasete müdahil oldu. Bu yüzden Erdoğan Denktaş’ı kovup “Git kendi ülkende konuş” demişti…
İşte Yalçın Küçük’ün yazdığına göre Ecevit bu durum üzerine “Dere geçerken at değiştirilmez” demiş Denktaş için…
Atın değiştirilmesi ne 1974’te mümkün oldu ne de daha sonra…
Ecevit Denktaş’ın yerine fiziksel olarak kimseyi koyamadı. Denktaş ise Ecevit’i “ortanın solu”nda “derin devlet”in ortasına çekti…
Denktaş-Ecevit kıyaslaması bu noktada ilginç olabilir: Kontrgerilla yapılanması Gladyo/Özel Harp Dairesi’nden Ecevit 1970’lerin sonunda Savcı Doğan Öz ve Adana Emniyet Müdürü Doğan Yurdakul’un kendisine sunduğu “kontrgerilla raporu”ndan sonra haberdar oldu. Denktaş ise 1950’lerde o kontrgerillanın savcısı idi!
Ecevit’in 1970’lerin sonunda haberdar olduğu “derin devlet” Özel Harp Dairesi’nin 1950’lerin sonunda Denktaş tam göbeğindeydi. Yani Denktaş Ecevit’ten 20 sene “ilerde” idi, istese de “at”ı değiştiremezdi Ecevit…
Bu yüzden Denktaş’ın yerine ancak Denktaş izin verdiğinde biri geçirilebildi…
Türkiye’de genellikle Denktaş’tan Talat’a geçiş dış politikada makas değişimi olarak kabul edilir…
Yakın dış politika tarihi yazılırken İslamcısından ulusalcısına herkesin ortak fikridir bu.
İslamcı, Denktaş gibi bir taşı bile çatlattık diye övünür…
Ulusalcı, Denktaş gibi bir taşı bile çatlattılar diye üzülür…
Kıbrıslılarsa işin iç yüzünü bilir. Bir Denktaş vardır, bir de Denktaşlaşanlar çünkü…
Hatırlarsınız Denktaş GATA’ya yattığında kendisini ziyaret eden Erdoğan’a ne söylediğini…
“Görüyorum ki Kıbrıs davası emin ellerde” demişti Denktaş. Erdoğan da Denktaşlaşmıştı…
1983’te Denktaş’ın ayağımızdaki zincir KKTC’yi ilan ettiği kürsüye çıkıp konuşacak Erdoğan 2021’de…
-Erdoğan TBMM’de Denktaş’ı dinlemedi, diye yakaran solcular, Denktaş’ın GATA’da yattığı yerden baksınlar gerçeklere!
Sorun ne Denktaş’tı ne Erdoğan’dır Kıbrıslılar için; sorun 15-20 Temmuz 1974’ü yaratan emperyalizm, işgal rejimi ve “Tek bölgeli Kıbrıs”a karşı “iki bölgeli” Taksim dayatmasıdır!
(19 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)