
Aziz Şah – Faşistler gazetenin kapısına dayanır…
-Şehitler ölmez vatan bölünmez, diye slogan atar.
Üzerine bastıkları toprağın bölünmüş olduğunun farkında olmadan “Vatan bölünmez!” diye bağırırlar bölünmüş Kıbrıs’ın ortasında, çünkü Türkiye’de yaşar onlar…
Başka ülkenin faşisti kendi ülkesi bölünmesin diye benim memleketimi birleştirme mücadeleme karşı “Vatan bölünmez!” diye bağırır…
Şehitler de ölür ayrıca. Hem de öyle bir ölür ki…
Toplu mezara gömülür silah arkadaşları tarafından. Çuval gibi atılır, üstüne başkaları atılır. Sonra da o şehidin çocuğuna “boş bir mezar” gösterilir. O çocuk 45 sene boş mezara gider, yasemin götürür. Büyür boş mezarın başında…
Kefensiz gömülür şehitler. Üniformalarıyla…
Postalları kalır bir tek sağlam ve bir çift de çorap belki ayaklarında…
Büyür şehidin çocukları boş mezarın başında. Sonra şans eseri babalarının başka mezarda olduğunu öğrenirler…
“Şehitler ölmez” diye nutuk atan tören paşaları siner da kalır!
Neden o şehit başka mezarda? Neden tek başına değil de toplu mezarda? Hade böyle yapılmak zorunda kalındı “savaş zamanı”, ama neden ailesine 45 sene yalan söylediniz?
Sonra çıkar bir patlak trampet,
-Biz 1974’ten önce değil özne, nesne bile değildik, der…
Yani 1974’ten önce verilen şehitler değil özne, nesne bile değildi, ha…
Herşeyiniz sahte, takım elbiseniz, kravatınız, mendiliniz, içindeki siz, milliyetçiliğiniz…
Kendini tren zanneden düdüklü tencere bile değilsiniz, patlak trampetsiniz!
Size her gün patlak trampetin zafer mevsimi, sizse her gün tören paşası!
Aklıma geliyor Süleyman Uluçamgil…
1974’ten önce “nesne” bile değildik diyorsunuz!
Aklıma geliyor Süleyman…
1974’ten önce “özne” değildik diyorsunuz!
Aklıma geliyor Uluçamgil…
“Kimimiz ‘ölürken’ diyoruz
Kimimiz ‘ölürkana’.”
Patlak trampetler her ölüm yıldönümünde anar onu…
“Bir gün mezarlık dolacak
Son bir mezarla
Adına eski mezarlık diyecekler.
Ve bir gün mezarlıkta
İnşaat başlanacak
Belki bir okul belki bir hastane
Mezarım yıkılacak.
Bir gün mezarlık unutulacak
Yazın işte bu söylediklerimi duvara
Oradan geçen insanların içinde
Ölümü düşünenler bulunacak”…
Öyle der Süleyman Uluçamgil…
Ölümden korkmazsınız bilirim, çünkü aklınıza bile gelmez, soytarı kıyafetleriniz içinde başkalarının zaferlerinde patlak trampet rolü yeter size…
-Değil özne, nesne bile değildik 1974’ten önce, diyor patlak trampet.
Paşam, neden Kıbrıslı Türkler paşa olamaz? Nesne oldukları için mi? Yeterince Türk olmadıkları için mi? İşgal ordusunun dekoru oldukları için mi?
Süleyman Uluçamgil bunun için mi öldü?
Patlak trampetler başımıza “nesne” olsun diye…
(5 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)