
Aziz Şah – Geçen hafta sordum:
-500 Milyon Dolar’ın sırrı nedir?
Yani, Erdoğan’ın kendi başına hükmedip “KKTC”ye verdiği, ancak Kıbrıs Türk toplumunu borçlandırdığı 500 Milyon Dolar nereye harcanacak?
KKTC başka şey, Kıbrıs Türk toplumu başka şey…
“KKTC” Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyindeki işgal rejiminin adı. TC işgal rejiminin harcamaları için kendi kendine borç veriyor. O borç harcandığında da Kıbrıs Türk toplumunun hanesine yazılıyor.
TC Elçiliği 2001 yılından 2017 yılına kadar yayınladığı raporlarda KKTC’nin TC’ye 3 Milyar 850 Milyon Dolar borcu olduğunu beyan etti.
Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer “500 Milyon Dolar’ın sırrı nedir?” sorusuna cevap verdi:
-(İhalelerin Ankara’da açılması) “Utanmamız gereken bir durumdur. Ülkenin başında olanların utanması gereken bir durumdur. Bu durum, yönetim zafiyetinin bir yansımasıdır. Türkiye’de bir iktidar vardır ve kendi yandaşlarına iş imkanı yaratmak istemektedir. Ben bunu yadırgamam ama bir salgının içerisindeyiz, ekonomimiz dibe vurdu. Dolayısıyla çıkıp da ‘bu ihalelere bizim ihtiyacımız vardır. Siz bizi borçlandırmak yöntemi ile bu işleri yapıyorsunuz. Bunlar hibe değildir. Sayın Cumhurbaşkanının imzalamış olduğu ‘500 milyon dolar daha KKTC’ye kredi verdik’ dediği paralardan ödeniyor bunlar. Bizim ekonomimizin özellikle bu dönemde buna şiddetle ihtiyacı vardır’ deyip de bunu ülkemize getirmek için çaba sarf eden bir siyasi yapımız yoktur”…
Erdoğan’ın verdiği “müjde” işte bu 500 Milyon Dolar borçlandırmaydı!
Ankara Kıbrıslı müteahhitlere artık çivi bile çaktırmadığı için Müteahhitler Birliği’nden cevap aldık: AKP’li yandaş şirketler tarafından yapılan, yapılmakta olan ve yapılacak olan projeler 500 Milyon Dolarlık krediden karşılanıyor.
Saray ve Yeni Meclis binası dahil, bizim hiçbir bilgimiz olmadan yapılan, “Osmanlı-Selçuklu mimarisi” dedikleri, ama aslında AKP ucubesi olan bütün projeler, biz istemeden bize borç verdikleri 500 Milyon Dolarlık krediden, bize sormadan projeleri/rantı dağıttıkları AKP’li inşaat şirketlerine gitti!
Ayrıca başta pandemi hastanesi olmak üzere, bu projeler Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Yasası’na aykırı inşa edildi ve edilmektedir!
Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ni bu köşeden çok uyardık!
Mühendisler, tabipler, öğretmenler, sendikacılar, hukukçular öncü olur toplumlarda, öncüler korkak olmaz.
Kendilerine “Türkiye düşmanı” denmesin diye, Türkiye’nin toplumumuzu zorla borçlandırıp, ihalesiz kendi yandaşlarına o “borç”la projeler yaptırması ve o projelerin mimar-mühendisleri bağlayan yasalara bile aykırı olması karşısında sinip kaldılar. Mahkemeye gidip bu projelere karşı ara emri almadılar. Ellerindeki hukuki araçları bile kullanmadılar…
Cafer Gürcafer diyor ki, “İhalelerin Ankara’da açılması utanmamız gereken bir durumdur”…
O aşamayı çoktan geçtik! O eşik aşıldı! İhaleye çıkılmıyor artık…
“İhalelere Ankara’da çıkılmasın!” diye çok yazı yazdım. Ama bitti! Artık ihaleye çıkılmıyor. Türkiye’deki projelerde bile ihaleye çıkılmıyor ki, sömürge Kıbrıs’a yapılan projeler için ihaleye çıksınlar.
Bir zerzevat dükkânında rafta duran patlıcanın, hıyarın, domatesin, karpuzun “fiyatların belirlenmesi”nde ne kadar hükmü varsa, UBP, CTP, DP, TDP, HP’nin de o kadar hükmü var!
500 Milyon Dolar’ın üstünde kimin tasarrufu varsa onunla kavga edin, patlıcanla değil!
(11 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)