Aziz Şah – Türkiye tarihi uzun upuzun bir 6-7 Eylül 1955’tir.
“11 Ağustos” tarihi de bu uzun “6-7 Eylül”e eklendi…
İstanbul’da Rumlara karşı örgütlenen 6-7 Eylül, bu kez 11 Ağustos’ta Ankara Altındağ’da Suriyelilere karşı çıktı karşımıza.
Haftalardır göstere göstere geliyordu linç. “Irkçı değilim ama ülkemde Suriyeli istemiyorum” diyenler sormuyordu: Türkiye’nin Suriye’de ne işi var? Ankara Suriye’nin kuzeyine neden kaymakam atadı?
Mültecilerin ülkeyi işgal ettiği, demografik yapıyı değiştirdiği ve bunun bir üst akıl tarafından (ABD) yürütüldüğü yönündeki propaganda Alman Neo-Nazilerinde ya da faşist AfD (Almanya için Alternatif) partisinde karşınıza çıkan tipik söylemlerdir.
Kıbrıs’ta, Suriye’de, Libya’da, Irak’ta işgalci olan Türkiye’nin ahalisi “mültecilerin sessiz işgali” ile ülkelerinin ele geçirildiğini düşünüyor. Suriye’nin ve Kıbrıs’ın kuzeyinin demografik yapısını altüst eden, Suriye’nin kuzeyinin yerli halkını sürüp evlerine dünyanın dört bir tarafından cihatçı çeteleri yerleştiren, Kıbrıs’ın kuzeyinin yerli halkını sürerek evlerini Anadolu’dan taşınan nüfusa ganimet olarak dağıtan Ankara’nın Altındağ’ında canavar uyandı!
AKP’nin yürüttüğü Osmanlıcı savaş politikalarına “milli dava” diyerek destek veren CHP-İYİ parti muhalefetinin sistematik bir şekilde tırmandırdığı mülteci düşmanlığı 11 Ağustos akşamı Ankara’da patladı!
10 senedir AKP’nin önlerine koyduğu her savaş tezkeresini HDP dışındaki bütün partiler destekledi. Savaşa karşı barış diyenler linç edildi: Türkiye’de Türk Tabipleri Birliği’nden Kıbrıs’ta Avrupa-Afrika gazetesine kadar…
22 Ocak 2018’de Erdoğan’ın talimatıyla Afrika gazetesi yerle bir edildiğinde Türkiyeli muhalifler zahmet edip dönüp Kıbrıs’a baksaydı, bugün başlarına gelecekleri görürlerdi!
22 Ocak 2018 AKP-MHP’nin Kızıl Elma koalisyonunun ilk linçiydi.
11 Ağustos 2021’de Ankara’da Suriyelilerin linç edilmesi ile faşizmin gövdesi göründü.
Bütün seçim stratejisini mülteci düşmanlığı üzerine kurgulayan CHP-İYİ parti canavarı uyandırdı.
10 senedir “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” sorusunu soranlar, AKP’den ayrı dayak yedi, CHP’den ayrı düşmanlık gördü.
11 Ağustos’ta “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” demeyenler Ankara’da Suriyelileri linç ettiler…
Göstere göstere geldi Ankara Altındağ’da Suriyeli mültecilere yönelik linç harekâtı…
Yangınlardan önce Türkiye kamuoyundaki mülteci nefreti gözle görülürdü. Yangınlar sırasında bu nefret Kürtlere kanalize edildi. Konya’da Kürt aileye yönelik katliamdan sonra, Manavgat’ta silahlarla yol kesip kimlik kontrolü yapanlar, Antalya’da mevsimlik Kürt tarım işçilerine “Buradan gitmezseniz sizi evinizle birlikte yakarız” diyen ülkücüler, Çorum’da da Kürt tarım işçilerine saldıranlar gördük…
Mültecilere karşı tırmandırılan nefret adım adım örüldü. Bu işin başını da Kemal Kılıçdaroğlu çekti. Sedat Peker’e özenen Kılıçdaroğlu çektiği videolarla siyasi hayatı boyunca ilk kez gündem belirledi! Bunun heyecanıyla video üstüne video yayınlayarak mültecileri hedef gösterdi. 128 Milyar Dolar ve 15 Temmuz’un kayıp silahları gibi gündem başlıkları varken, mülteciler üzerinden şovenizmi tırmandırmayı tercih etti.
“Irkçı değilim ama ülkemde mülteci istemiyorum” diyen muhalefet, kendini masum göstermek için yaşananlardan sonra Suriyelileri linç edenlerin “tekbir” getirdiğini, yani AKP’li olduklarını söylüyor.
Daha kötü, CHP’nin şovenizmi AKP tabanını harekete geçirdi…
Suriyelilere saldıran linççiler Allahuekber çekiyor diye sistematik olarak mülteci düşmanlığını kışkırtanlar kendini masum sanmasın…
Şovenizm gerçek hayatta şişede durduğu gibi durmaz, canavarı uyandırdınız…
(13 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)