Aziz Şah – Bazı şeyleri çok geç anladınız Kıbrıslılar, tam anladığınızı da zannetmiyorum. Çok utangaç söylüyorsunuz çünkü…
UBP-DP-YDP hükümetinin dağıttığı “vatandaşlık”larla seçimin anlamsızlaştığını söylüyorsunuz. Anlamadınız halen daha…
Birincisi: UBP-DP-YDP dağıtmıyor “vatandaşlık”ları, ALT YÖNETİM dağıtıyor.
İkincisi: Son “hükümet”in dağıttığı vatandaşlarla mı seçim anlamsızlaştı?
1974’ten bugüne tamamdı, ama son dört-beş bin kişinin “vatandaşlığı” yanlış oldu…
Siz halen daha meselenin bir savaş suçu, bir soykırım suçu, bir kültürel-toplumsal imha süreci, siyasi iradenin yok edilmesi olduğunu anlamadınız!
Anlamadınız daha… Halen daha “hakkı olanların vatandaşlık hakkı” diye saçmalıyorsunuz!
Evet, saçmalıyorsunuz! Silah zoruyla işgal edilmiş bir toprak parçasında işgalcinin kendisine paravan olsun diye kurduğu protektora yapıda işgalcinin demografik yapıyı değiştirmek için taşıdığı nüfusun “vatandaşlık hakkı” yoktur.
Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre Kıbrıslılarla evli olanlar ve onların çocukları haricindekiler bu topraklarda vatandaş olamaz. Taşıma nüfus vatandaş olamaz. “Vatandaşlık hakkı” bu çerçevededir…
“Karma evlilikler” konusu da sulandırıldıkça sulandırılıyor. Karma evliliklerde eş 1974 sonrası taşıma nüfustan ise vermiyor Kıbrıs Cumhuriyeti eşe vatandaşlık. Nedenini açıklamaya gerek var mı? Savaş suçu olarak taşınan nüfus uluslararası hukuka aykırıdır!
Çiftler Türkiye’de ya da üçüncü bir ülkede evlenmişler ve çocuk orada doğmuşsa sorunsuz kabul ediyor, KKTC’de evlenenleri kabul etmiyor.
“Karma evliliklerden doğanlar vatandaş olamıyor” söylemi yanlıştır. Karma evliliklerden olan bazı çocuklar vatandaşlık alamıyor. Sebebi de, hem 1960 anayasal düzenine karşı olan hem de 1960’ın bütün haklarını talep eden ikiyüzlü Kıbrıs Türk Liderliği’nin siyasetidir!
Bu yazıyı yazarken karşıma Ersin Tatar’ın 23 Nisan 2013 tarihinde “Maliye Bakanı” olarak verdiği bir demeç çıktı. Tatar, Kıbrıs Elektrik İdaresi’nin (AİK), 1964’ten 2012’ye kadar Kıbrıslı Türklere elektrik sağladığı, buna karşılık faizleriyle birlikte 1 milyar 18 milyon Euro alacak biriktiği açıklamasına cevaben şöyle diyor: Güneydeki elektrik santrallerinin %30’u Kıbrıslı Türklere ait!
Kuzeyde Rumun malı, güneyde Cumhuriyet’in santralleri, hepsi bizim!
Hem bireysel pasaport istersiniz, hem Rum vergi mükelleflerinin parasıyla yatırımı yapılan elektrik santrallerinin %30’una ortak çıkarsınız, hem de 1974’ten sonra taşınan savaş suçu nüfusu tanımalarını istersiniz!
Safdilli Kıbrıslıların ama “1974’ten sonra gelenlerin vatandaşlık hakları” dediği sistemin adı işgal edilmiş Filistin (İsrail) ve Kıbrıs’ın kuzeyinde aynıdır: Yerleşik-yerleşimci sömürgeciliği! İllegal yerleşimcilerin yasadışılığı da uluslararası hukuka göredir…
Anasasiadis 1960 anayasasının BM parametreleri doğrultusunda yeniden restorasyonu çağrısı yapınca, buna olumlu bakan EDEK lideri Sizopulos “çoğulcu demokrasi” fikrini savunduklarını söyleyerek şöyle dedi: “Bu fikrimiz sadece Kıbrıslı Rumlar için değil aynı zamanda Türkiye ve illegal Türk yerleşikler tarafından hakları yüzsüzce ihlal edilen Kıbrıslı Türkler olmak üzere tüm Kıbrıslılar için faydalıdır”…
EDEK’in bugün tüm Kıbrıslılar ve Kıbrıs Türk toplumu için tespit ettiği tehdidi, AKEL dile getirmiyor. Nedenini “AKEL neden ortak cumhuriyete karşıdır?” yazımda açıkladım: Bütçeye %4 katkı yapıp %27 pay alınmasına karşıdır AKEL, bu sebepten “iki bölgeli-iki toplumlu” statükodan yanadır.
Tatar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin elektrik santrallerinin %30’u da bizimdir diyor. Hem KKTC hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar diyen taksimci-federalist statükosu bizi gaz lambasına muhtaç etti!
Ya Kıbrıs Cumhuriyeti ya da lamba suyundan gaz lambası!
(17 Eylül 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)